Kültür Meclisi’nde aralık ayında sinema, yayıncılık, tiyatro ve müzik alanlarının sorunları ve talepleri aktarıldı. Aralık ayında ağırlıklı olarak kamera önünden arkasına, belgeselden kurmacaya uzanan, sinema-televizyon sektörlerinin sorunları gündeme geldi. Bu alanda, Kadir Has Üniversitesi’nden akademisyen Elif Akçalı ile Sinema Televizyon Sendikası Genel Sekreteri Damla Kırkalı’yla görüşüldü. Belgesel sinemacı, akademisyen Sibel Tekin’in tutuklanması, belgesel sinemaya yönelik baskıları hatırlattı.
Yazar Ahmet Büke, yazar ve çevirmenlerin haklarını alamadığını anlattı. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk “Yasaklara değil, kitaplara ihtiyacımız var” dedi. Kültür Meclisi’nin dosya haberinde ‘Türkiye’nin sansür kuruluna dönüşen’ Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu ele alındı.
Doç. Dr. Süreyya Karacabey, Türkiye’de tiyatro eğitimini ve nelerin değişmesi gerektiğini aktardı. Peyk grubunun solisti, müzisyen İrfan Alış müzik sektörünün sorunlarını anlattı. Kültür politikalarına yönelik soruları yanıtlama sırası Halkların Demokrasi Partisi’ndeydi. HDP Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Ömer Öcalan, “Yakıcı bir süreçten geçiyoruz. Olağanüstü dönemden geçince bazı şeyler gölgede kalıyor” dedi. Kültür Meclisi’nde Aralık gündeminden öne çıkanlar şöyle:
Sinema – televizyon alanının sorunları
Kadir Has Üniversitesi akademisyenlerinden Elif Akçalı, yürütücüsü olduğu ‘Türkiye Ekranlarında ve Kamera Arkasında Kadın: Temsilin ve İş Gücünün Güncel Görüntüsü (2017-2021)’ projesiyle ulaştıkları verileri Kültür Meclisi’nde paylaştı. “Beş sene içinde seyrettiğimiz tüm dizilerin sadece birisinin görüntü yönetmeni kadındı” diyen Akçalı, sinema bölümlerinde kadın öğrencilerin çoğunlukta olmasına karşın, setlerin erkek egemenliğinde olduğunu söyledi. Akçalı ayrıca “Toplamda 600 film tarandı. Veri tabanımızda bakanlık desteğini de kodladık. Bu 600 filmden 95 tanesi desteklenmeye layık görülmüş ve sadece 8 tanesi tek kadın yönetmen tarafından çekilmiş” dedi.
Sinema Televizyon Sendikası Genel Sekreteri Damla Kırkalı, kamera arkası çalışanlarının durumla ilgili bilgi verdi. Kırkalı, en çok televizyon dizilerinde hak gaspı yaşandığını söyledi: “Reklam, film ya da dijital platform projesine göre ücretler çok daha düşük televizyon dizilerinde. Meslektaşlarımız asgari ücret üzerinden sigortalanıyor. Dizi setlerindeki uzun çalışma saatleri, zorlu çalışma koşulları ve iş güvenliği eksikliği sorunları maalesef devam ediyor.” Kırkalı ayrıca “Kalıcı bir iyileşme için öncelikle sektör dinamiklerini ve şartlarını gözeterek hazırlanmış bir iş yasasına ihtiyaç olduğunu” belirtti.
Sibel Tekin’in tutuklanması, Türkiye’de belgesel sinema alanında artan baskıları bir kez daha gündeme taşıdı. Dosya haberimizde son yıllarda yaşananları hatırlattık. Emin Alper’in Kurak Günler filmine uygulanan ekonomik sansürün ardından sinemacılar ‘Bağımsız, özerk bir Ulusal Sinema Merkezi kurulmalı” dedi.
Yayıncılık alanının sorunları
Yazar Ahmet Büke, yayıncılık sektöründe yazar ve çevirmenlerin hak ihlaline uğradığını aktardı. Kültür Meclisi’ne açıklamada bulunan Büke, şunları söyledi: “Bu üretim sürecinin yoksulları neden biziz? Yazar ve çevirmenler? En kolay neden bizim üzerimize basılabiliyor? Bunun aynı zamanda bir paylaşım meselesi olduğunu bize unutturdular zira. Bu çarpıklığa rıza üretir olduk. Bu bir üretim süreciyse ve yazar bir metni yazmadan, çevirmen çevirmeden bir ürün ortaya çıkmıyorsa, neden biz bu sürecin en yoksulu ve kaybedeni oluyoruz? Acaba sorun, bölüşüm meselesi olabilir mi?”
Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, 39. İstanbul Kitap Fuarı’nın açılış konuşmasında, yayıncılığın zor bir yıl geçirdiğini, kitap üretiminin azaldığını, ancak yayıncılığa yönelik sansürün arttığını söyledi. Kocatürk, hükümetten beklentilerini de aktardı: “Yazılı Kültürü Koruma Kanunu’nun bir an önce çıkarılmasını bekliyoruz.”
Dosya haberimizde, Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun yapısını ve kararlarını inceledik: “‘Sansür kurulu’ olarak adlandırılan yapı, Bakan Derya Yanık’ın Meclis’te aktardığı bilgilere göre 2018 – 2022 yılları arasında, 22 bin 197 süreli yayın ile 72 kitabı değerlendirildi ve 36 kitap hakkında muzır kararı verdi. Bakanlığın internet sitesinde yer alan bilgiye göre, bu kararlar iki şube müdürü, üç memur ve bir sosyolog tarafından alınıyor.”
Tiyatro ve müzik alanının sorunları
Doç.Dr. Süreyya Karacabey, Türkiye’de tiyatro eğitimi, KHK süreci ve üniversitelerde nelerin değişmesi gerektiği üzerine sorularımızı yanıtladı. Akademinin tiyatro eğitimine bakışını eleştiren Karacabey, tiyatro bölümlerine yatırım yapılmadığını anlattı. Önceki dönemlerde sanatçılara değer verildiğini, ancak bu bakışın zamanla değiştiğini aktaran Karacabey, “Nasıl sağlık hizmetinde balon patladı, eğitimde patladı, sanatta da patladı. Çünkü artık devletin vitrine bir şey koymaya ihtiyacı yok. Devletin kendini güzel göstermesine gerek yok artık” dedi. KHK’ler öncesi pek çok soruna karşın sanat bölümlerinin özerkliğini koruyabildiğini aktaran Karacabey, KHK’lerde üniversitelerin yapısına müdahale edildiğini söyledi: “Gördük ki, hiçbir şey umurlarında değil. Kamu yararının bir önemi yok.” Süreyya Karacabey ayrıca, “Kardeşlik hukukunun, eşit yurttaşlığın tesis edildi, merkezle taşra arasındaki bağın kurulduğu bir döneme geçersek”, “sanat eğitimini sanata yakışır biçimde, daha eşitlikçi, daha çoğulu kapsayan, sınavları ızdıraba dönüştürmeyen bir forma kavuşturmak gerektiğini” açıkladı.
Müzisyen, söz yazarı, Peyk grubunun solisti İrfan Alış, Peyk’in yolculuğunu, Olta Dayanışma’yı ve müzik alanının sorunlarını anlattı. İrfan Alış, Olta Dayanışma için “Müzisyenlere yardım etmekten daha büyük bir amacımız var: Örgütlenmek” dedi. Alış sanatçıların haklarının korunmadığına da dikkat çekti: “En çok sanat çalışanlarının dayanışmaya ihtiyacı var. Şu anda çok korkunç bir sömürü var. İnsanlar komik paralara çalışıyor, sağlık güvenceleri yok. Müzisyenler telif alamıyor bu ülkede, telif hakları kanunu bir türlü Meclis’ten geçmiyor.” İrfan Alış ayrıca, sanatçıların toplumsal sorunlara duyarlı olması gerektiğini vurguladı: “Empati kurmalı, üstüne konuşmalı, irdelenmeli ve çözüm bulmalıyız. Müzik ve sanat da işte bunun için var. Sadece aşk şarkısı yaparak nereye varabiliriz biz? Yarım olur o zaman, aşkın içinde bile bu yaşananları anlatmalıyız.”
HDP’nin önceliği anadili
Halkların Demokrasi Partisi MYK Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Ömer Öcalan, partinin kültür alanına bakışını Kültür Meclisi’nde anlattı. “HDP programında ‘Partimiz, sanat ve kültür alanında üretenlerin, emekçilerin haklarını destekler’ deniliyor. Nasıl destekleyeceksiniz?’ sorusuna Öcalan şu yanıtı verdi: “İnsanların, sanatçıların özgürlük alanlarını kısıtlamayacağız. Hegemonya oluşturmayacağız. Kürt de gelecek, Türk de gelecek, Arap da gelecek. Yıllardır kadim halkların bir arada yaşadığı coğrafyada insanlar müziğini her yerde yapacak. Biz sanatla bir arada yaşamayı öğrenebiliriz. Bizi birbirimize daha da yakınlaştıracak olan sanattır, kültürdür, dildir.”
Öcalan devamında, öncelikli taleplerinin Kürtlerin anadilinin tanınması olduğunu aktardı: “Bakınız milyonlarca nüfusu olan Kürt halkı anadilde birçok yerde yasaklıdır. Tabii anayasal değişikliğe ihtiyaç vardır. Kürtlerin anayasada varlığının kabul edilmesi gerekiyor. Ama biz şuna da inanıyoruz; bu ülkeye en güzel anayasayı da getirseniz, yasalar da çıkarsınız, önce bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır.”
#Ahmet Büke#Belgesel sinema#İrfan Alış#Kadir Has Üniversitesi#Sibel Tekin#Sinema#Sinema Televizyon Sendikası#Süreyya Karacabey#Toplumsal cinsiyet eşitliği#Türkiye Yayıncılar Birliği#Yayıncılık