Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı çalışan Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, yapısı ve aldığı kararlarla eleştirilerin odağı. ‘Sansür kurulu’ olarak adlandırılan yapı, Bakan Derya Yanık’ın geçen günlerde Meclis’te aktardığı bilgilere göre 2018 – 2022 yılları arasında, 22 bin 197 süreli yayın ile 72 kitabı değerlendirildi ve 36 kitap hakkında muzır kararı verdi. Bakanlığın internet sitesinde yer alan bilgiye göre, bu kararlar iki şube müdürü, üç memur ve bir sosyolog tarafından alınıyor.
Meslek örgütleri, yazarlar, yayıncılar ve okurlar tarafından eleştirilen, yetkin ve şeffaf olmakla suçlanan Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun geçmişten bugüne yapısını ve kararlarını inceledik.
Kurulun yapısı ve üyeleri
Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, 1927 yılında çıkarılan 1117 sayılı kanunla kuruldu. O dönem üyeleri daha çok eğitimcilerden, yazarlardan oluşuyor, onlara Dahiliye ve Adliye Vekaleti’nden birer kişi eşlik ediyordu. İlgili kanun yıllar içinde değişime uğrarken, 2004 yılında yapısı da değiştirildi. Başbakanlık’a bağlı çalışan kurulda; Milli Güvenlik Kurulu, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gazeteciler Cemiyeti tarafından belirlenen temsilciler yer alıyordu.
Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, 2018 yılında çıkarılan 703 sayılı KHK ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlandı ve yapısı bir kez daha değişti. (Bakanlık o dönem, Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı adını taşıyordu.) Bugün üyelerini Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı belirliyor ve bakanlığın internet sitesinde yer alan bilgiye göre kurul, iki şube müdürü, üç memur ve bir sosyologdan oluşuyor: Hüsamettin Tanrıkulu (şube müdürü), Hacı Mehmet Oylu (şube müdürü), Yavuz Özdoğan (memur), Halil İbrahim Aslan (memur), Burak Kamış (veri hazırlama kontrol işletmeni), Tayyar Bahar (şube müdürü) ve Serpil Coşkun (sosyolog).
Ceza Kanunu’na göre inceleme
Kurul, basılmış eserlerin 18 yaşından küçükler için muzır olup olmadığı hususunda, “1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre” inceleme yapıyor. Aynı zamanda “Türk Ceza Kanunu’nun 426, 427 ve 428. maddelerinde tanımlanan suçlarla ilgili olarak” yargı organlarına resmi bilirkişilik yapmakla görevli.
Kurul, kitap ve süreli yayınların yanı sıra, sinema, her türlü film afişleri, ilanlar, fotoğraflar, kabartma ve her türlü posterler, kartpostallar ve takvimler hakkında da karar verebiliyor. Basılı bir eserin muzır olduğuna karar verildiğinde, “Küçüklere zararlıdır” diye damgalanan eserlerin teşhiri engelleniyor. 18 yaşından büyükler ise yayınları, üzerinde eserin adı ve “Küçüklere zararlıdır” ibaresinden başka hiçbir yazı ve resim olmayan, içi görülmeyen zarf veya poşetlerle satın alabiliyor.
İhbar hattı devrede
Yayınlar ardı ardına muzır ilan edilirken, Zehra Zümrüt Selçuk’un bakanlığı döneminde, Muzır İçeriklerle Mücadele (MİM) Programı kapsamında, yurttaşların eserleri şikâyet edebilecekleri bir ihbar hattı devreye sokuldu. 2020 yılında açılan ve halen çalışır durumdaki Muzır İçeriklere Müdahale İhbar Hattı’na telefon, form, e-posta, WhatsApp, BİP iletişim seçenekleri üzerinden başvuru yapılabiliyor. Bakanlık verilerine göre, ihbarlar arasında en çok kitap içerikleri yer alırken; sosyal medya ağ sağlayıcısından yapılan paylaşımlar, internet oyunları ve çizgi filmlerle ilgili de başvuruda bulunuluyor. Açıklamada yurttaşların şikâyetlerini en çok telefon aracılığıyla ilettiği belirtildi.
Kitaplar hedefte
Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu kararlarında ‘ihbarların’ etkili olduğu; sosyal medya ve bazı basın organları üzerinden yapılan hedef gösterme, karalama ve linç girişimlerinin kurulun kararlarını belirlediği görülüyor. Örneğin Yeni Akit gazetesi 2018 yılında “Koç’un kitaplarını çocuklardan uzak tutun” başlıklı bir ‘haber’ yayımlamış ve Yapı Kredi Yayınları’nca basılan Kız Çocuk Hakları Bildirgesi ile Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi kitaplarını hedef göstererek bakanlığı göreve çağırmıştı. Ardından kitaplar muzır ilan edildi. Son olarak Haziran 2022’de, Günışığı Kitaplığı’nca yayımlanan “Çıtır Çıtır Felsefe” serisinden yedi kitap hedef göstermelerin ardından muzır bulundu.
Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından yapılan açıklamada, kurulun kararlarının ‘linç kültürünü normalleştirdiği’ ifade edildi: “Bir süredir sosyal medya üzerinden kitaplara, yazarlara ve yayıncılara karşı linç kampanyası yürütülmektedir. Kültür dünyamızın önemli bileşeni olan yayıncılığımızın bu kampanyanın içine çekilmesinden ve hedef haline getirilmesinden rahatsızlık duyuyoruz. Bununla birlikte, kitapların satışının durdurulması kararının ise linç kültürünü normalleştireceğini düşünüyor ve bundan endişe duyuyoruz.”
Buna karşın, Bakan Derya Yanık, “Yazılı olan ve olmayan kaideler toplumumuzun kültürel kodlarını ortaya koymuştur. Çocuklarımızın gelişimine neyin muzır etki yaptığı, toplumsal normlarla ve bilimsel tespitlere göre şekillenir” diyerek kararı savundu.
Yayıncı ve çevirmenlere dava
Eserler muzır ilan edilmekle kalmıyor, yayıncı ve çevirmeni hakkında hapis istemiyle dava açılabiliyor. Mikado Yayınları’nca yayımlanan Neden? Niçin? Nasıl? serisindeki Bebekler Nereden Gelir? kitabı hakkında, CİMER’e yapılan şikâyetler sonrası, 2018 yılında müstehcenlik suçlamasıyla yayınevi sahibi ve kitabın çevirmenine dava açıldı. Davada yayıncı hakkında 6 yıldan 12 yıla, çevirmen için 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istendi.
Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi ve Kız Çocuk Hakları Bildirgesi kitaplarını Türkçeye kazandıran çevirmen Burcu Uğuz hakkında da “müstehcen sözleri yayınlamak ve yayınlanmasına aracılık etmek” suçlamasıyla dava açıldı. Burcu Uğuz, yargılamanın ardından beraat etti.
Çevirmenler Meslek Birliği tarafından yapılan açıklamada “düşünce ve düşünceyi yayma özgürlüğünün temel hak ve özgürlüklerden olduğu, anayasayla korunduğu” hatırlatıldı: “İçeriği son derece öznel ve belirsiz olan, tartışmalı yorumlara açık müstehcenlik kavramı adı altında, nesnellikten uzak bir değerlendirmeyle sınırlandırılması demokratik toplum düzeniyle bağdaşmayan bir uygulamadır ve kabul edilemez.”
Türkiye Yayıncılar Birliği, Türkiye PEN ve Türkiye Yazarlar Sendikası’nın yayımladığı ortak bildiride ise “Kurulca alınan muzır neşriyat kararları, kitaplara getirilen dağıtım ve satış yasakları, yazarlara, çevirmenlere ve yayıncılara açılan davalar neredeyse ülkemizde rutin, sıradan bir uygulama halini alarak kanıksanmakta ve anayasal bir hak olan ifade ve yayınlama özgürlüğü her geçen gün yıpranmaktadır” denildi.
Ekonomik baskı
Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun aldığı kararlar, sosyal medyada ya da bazı basın organlarınca yapılan hedef göstermeler, yayıncıların ticari faaliyetlerini de etkiliyor. Eseri sansürlenen ve davayla karşı karşıya kalan Mikado Yayınları, 2021 yılında konkordato ilan etti. Yayınevi söz konusu kitabını dağıtımdan çekmiş ve önemli bir tanıtım mecrası olan sosyal medya hesaplarını askıya almak zorunda kalmıştı.
Aynı zamanda kurul kararları, yayıncıları ve yazarları otosansüre zorlarken, kitapları okullarda öğrencilerine tavsiye eden eğitimciler üzerinde de baskı kuruyor. Birçok yayıncı ve kitap bu nedenle okullara ve öğrencilere ulaşamıyor. Bu da yayıncıları ekonomik zarara uğratıyor.
Yetişkin kitaplarını da inceliyor
Yalnızca çocuk ve gençlik kitapları değil, yetişkinlere yönelik kitaplar da Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından incelenip muzır bulunabiliyor. Örneğin, Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan, Beat Kuşağı’nın önemli temsilcilerinden William S. Burroughs’un Yumuşak Makine adlı eseri, kurul tarafından müstehcen bulundu. Ayrıca yayıncısı ve çevirmeni hakkında 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Son olarak, Buket Uzuner’in ilk basımı 36 yıl önce yapılan ve o döneme kadar farklı yayınevlerince defalarca basılmış Ayın En Çıplak Günü adlı eseri 2020 yılında muzır ilan edildi.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin verilerine göre 2018’den 2021’e kadar, yetişkinlere yönelik yedi kitap hakkında aynı karar alındı.
Muzır kararı yargıdan döndü
Kurulun kararları birçok kez yargıya taşındı ve mahkemeler yayıncılar lehine karar verdi. Sel Yayınları Yumuşak Makine kitabı hakkında verilen ‘kovuşturmayı erteleme’ kararını Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. AYM, 2017 yılında başvuruyu değerlendirerek Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun yapısını eleştirdi ve yayıncının hak ihlaline uğradığını açıkladı. Kararda –o dönemki kurula ilişkin olarak– şöyle denildi:
“Başvuru konusu davada olduğu gibi Koruma Kurulu raporlarının müstehcenlik davalarında önemli bir etkiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte eserin nevine göre değişen uzmanlar tarafından yapılan ön incelemeden geçmeksizin bürokratların çoğunlukta olduğu on bir üyeli kurulca değerlendirme yapılması aslında düşünsel, toplumsal ya da sanat eseri olarak değerlendirilmesi gereken eserlerin bu nitelikleri haiz olmadığı yönünde raporlar verilmesine neden olmaktadır. Bu şekilde içinde pedagog ve cinsel sağlık uzmanı dahi olmayan kişilerden oluşan kurulca eserler hakkında oldukça özensiz bir biçimde genel ve soyut ifadelerle hazırlanmış kararlarla muzır neşriyat kararı verilmesi, ifade ve basın özgürlükleri açısından tehlike oluşturmaktadır.”
Bir diğer dava, bir okurun başvurusu sonrası görüldü. Avukat Mehmet Ümit Erdem, 7 yaşındaki kızıyla beraber okuduğunu belirttiği, Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi, Kız Çocuk Hakları Bildirgesi ve Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler Olağanüstü 100 Hikâye kitaplarının muzır neşriyat ilan edilmesi üzerine “kız babası sıfatıyla, kızı adına” dava açtı. Dava 2021 yılında sonuçlandı ve mahkeme kitapların muzır olmadığına karar verdi.
Kurul çalışmaya devam ediyor
Mahkeme kararlarına, ilgili meslek örgütlerinin, yayıncı ve okurların eleştirilerine rağmen Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, eserler hakkında muzır kararı almaya devam ediyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 2 Kasım’da (2022), Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlık çalışmaları hakkında bilgi verirken, kurulun 2018 – 2022 yılları arasında kaç yayını incelediğini açıkladı. Yanık’ın muzır ilan edilen 36 eserlerden söz ederken “zararlı” demesi dikkat çekti. Bakan Yanık, komisyonda şöyle dedi:
“Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, bugüne kadar 22 bin 197 süreli yayın ile 72 kitap değerlendirilmiş, 36 kitap hakkında zararlı olduğu yönünde kanaat belirtmiştir. Bununla birlikte, müstehcenlik suçu ile ilgili 10 bin 500 adet adli bilirkişi raporu hazırlanmış ve adli makamlara gönderilmiştir.”
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin verilerine göre 2022 yılında 10 kitap hakkında muzır kararı verildi.
#Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı#Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu