‘Türkiye Yüzyılı’
Utku Çakırözer (Eskişehir, CHP) – Değerli milletvekilleri, bu yıl cumhuriyet haftasında, bayramdan bir gün önce AK PARTİ Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bir toplantı gerçekleştirdi. “Türkiye Yüzyılı” diye bir lansman yaptı, önemli bölümü “İcraatın İçinden” tadında olan ama 2023 cumhuriyetimizin 100’üncü yılı olduğu için geleceğe dönük bazı hayallerini, düşüncelerini paylaştığı bir toplantı. Sayın Erdoğan diyor ki burada: “Kimlik siyaseti yerine birlik, kutuplaştırma yerine bütünleştirme, kucaklama, tahakküm yerine özgürlük, nefret yerine sevgi siyaseti olacak yeni yüzyıl.” Kim söylüyor? Ülkeyi yirmi yıldır yöneten kişi söylüyor. (…)Genel Başkanımızın, diğer siyasetçilerin açıklamalarını yayınladı diye televizyonlara art arda ceza kesenler, bir kelimesi için devletin kanalından muhabir atıp “Gereği yapıldı.” diye hava atanlar şimdi kutuplaşmaları, ayrışmaları bir kenara bırakacak öyle mi?
AKP, yirmi yılın belki de en hayırlı işi olan, ilk imzacısı olduğumuz kadını koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkanlar, kadınları koruyan dernekleri kapatmaya kalkanlar Türkiye’de on ayda 331 kadın öldürülmemiş gibi “Şiddetin önlenmesinde mesafe kaydettik.” diyebiliyor Türkiye Yüzyılı lansmanında. “Kadın ile aile birbirinin tamamlayıcısıdır.” diyerek kadınların Anayasa’yla, Medeni Yasa’yla elde ettiği hakları ellerinden almak istiyorlar.
Hüseyin Yayman (Hatay, Ak Parti) – İşte, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda ilerleyerek Türkiye’ye 21’inci asrı hedef gösteren ve “Türkiye Yüzyılı” kavramını ortaya koyan Sayın Cumhurbaşkanımız, yaptığı büyük eserlerle cumhuriyetimizin yücelmesi, cumhuriyetimizin yükselmesi noktasında çok önemli eserlere imza atmıştır. Cumhuriyetimizin tam da kuruluş yıl dönümlerinde özellikle 29 Ekim 2022’de TOGG’un açılması, 29 Ekim 2021’de AKM’nin ve Ankara Millet Bahçesinin açılması, 29 Ekim 2020’de Ankara-Niğde Otoyolu’nun açılması, 29 Ekim 2018’de İstanbul Havalimanı’nın açılması ve 29 Ekim 2023’te Marmaray’ın açılması, 29 Ekim 2016’da Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı’nın açılması “Aslında büyük eserleri büyük liderler yapar.” sözünün bir kez daha ispatıdır. (…) Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye’miz nerededir? Türkiye dünyanın merkezindedir. Türkiye, küresel bir güç olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Latin harflerine geçiş ve Yahya Kemal
Muhammed Levent Bülbül (Sakarya, MHP) – 1 Kasım harf inkılabının 94’üncü yıl dönümü. Bugün, Türkçede Latin alfabesini kullanmaya başladığımızın 94’üncü yılında, kurulmuş olan Türk Devletleri Teşkilatıyla birlikte bütün Türk dünyasında da bir alfabe birliğinin temin edilmeye çalışıldığı bir dönemi idrak etmekteyiz. (…) Türk şiirinin usta kalemi, şair, diplomat, siyasetçi Yahya Kemal Beyatlı’nın vefatının bugün 64’üncü yıl dönümüdür. Yahya Kemal Türk medeniyetini ve estetiğini mısralarında ilmek ilmek işlemiş, Türk tarihinin şanlı sayfalarını şiirlerinde çok güçlü bir şekilde dile getirmiştir. Yahya Kemal “Ağzımda annemin sütüdür.” dediği muhteşem Türkçesiyle bizleri Çaldıran’dan Mohaç’a, Kosova’dan Niğbolu’ya, zaferden zafere koştuğumuz günlere götürürken aynı zamanda büyük bozgunları ve büyük üzüntüleri yaşadığımız bir dönemde yaşamış, milletimizin psikolojik anlamda yaşamış olduğu geri çekilmeden tekrar ayağa kalkması için çaba sarf etmiş olan büyük edebiyatçı ve düşünürlerimizdendir. Bu vesileyle, kendisini rahmetle yâd ediyor, Türk edebiyatında Yahya Kemal gibi nice değerlerin ortaya çıkmasını temenni ediyoruz.
Anadilinde eğitim
İmam Taşçıer (Diyarbakır, HDP) – Kuşkusuz, bu 12 Eylül 1980 darbe anayasası tümüyle çöpe atılmalıdır. Yirmi yıldır iktidar olan AKP bugüne kadar Anayasa’da kendisine uygun düzenlemelerle değişiklikler yapmıştır, bu Anayasa bugün yamalı bir bohça gibidir. Bugüne kadar tümüyle değiştirmemesinin nedeni ise Anayasa’da Kürtlere yer verilmemesidir, o da AKP’nin ve şimdiki iktidarın işine gelmektedir. Türkiye’de 25-30 milyon arası Kürt yaşamaktadır. Anadil ile eğitim talebimiz var ki doğal bir haktır o kabul edilmemekte, gerekçesinde de Anayasa’nın ilgili maddeleri gösterilmektedir. Bu maddeler hangileri? Başta 42’nci madde bariz olarak Kürtçe eğitimini yasaklamaktadır. 42’nci maddenin son paragrafı şöyle diyor: “Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” Bu madde Kürtler için hazırlanan bir madde, 12 Eylül Anayasası’ndaki madde. Türkiye vatandaşı olan Kürtlerin ana dilleriyle eğitim alamayacaklarını açık açık belirtmiştir. Türkiye vatandaşı olmayanların ana dilleriyle eğitim alabilir de anlamı buradan çıkmaktadır. Bu madde için AKP hiçbir şekilde adım atmamıştır, verilen anayasa değişikliği önergeleri de tümüyle reddedilmiştir; ben bizzat vermiştim bununla ilgili. Peki, size soruyorum: Yeni anayasada ne olacak? Ana dilde eğitim yasaklanacak mı yine? Kürt kimliği yok sayılacak mı yine?
Cizre Festivali
Nuran İmir (Şırnak, HDP) – (…)Sadece Cizre Kaymakamı birkaç saatlik müzik festivali için harcadığı para 3,5 milyon TL’dir. 2015’i hiç kimse unutmamış, siz de unutmamışsınızdır. Cizre bodrumlarını biz unutmadık, o bodrumlarda insanlar diri diri yakıldı, o bodrumların molozları Dicle Nehri’ne döküldü ve dökülürken insan kemikleri çıktı, bunu herkes biliyor, kamuoyu bunun farkında. Peki, siz ne yaptınız bunun üzerine? Kemiklerin üzerine park yaptınız o da yetmedi Cizre halkının mezarlık olarak ifadelendirdiği, gördüğü o parkta festival yaptınız, halay çektirdiniz, hakaret ettiniz, kültürel bir soykırım pozisyonunda bir politikayla şu an yürüyorsunuz. Cizre halkı bunu asla unutmayacak. Ölüye saygınız da yok, değerlere saygınız da yok. Cizre halkını bir kez daha yaralamış oldunuz.
Diyarbakır Cezaevi
Ömer Öcalan (Şanlıurfa, HDP) – Değerli arkadaşlar, geçen hafta Cumhurbaşkanı ve AKP yönetimi Amed’e gitti. Uzun yıllar Kürtlerin hafızasında kalan Amed 5 no.lu zindanıyla ilgili bir şeyler söyledi, oranın artık bir müze olacağını, kültür müzesi ya da artık ileride ne öngörülüyor onu bilemiyoruz. Bir yandan da Kürtlere ölümü gösterip sıtmaya razı eden bir anlayışla karşı karşıyayız. Hafıza Müzesi ya da bir utanç müzesi olması gereken Diyarbakır 5 no.lu Cezaevinde nelerin yaşandığını tüm halkımız biliyor, cezaevinde yatan binlerce insanımız biliyor ne zulümler yapıldığını…
Yeşilçam sanatçılarının hakları
Esin Kara (Konya, MHP) – Yeşilçam’da hizmet veren birçok sinema sanatçımız oynadıkları film ve dizilerin yapım tarihleri belli olmasına rağmen yapımcıların sigorta başlangıçlarını yapmamasından dolayı hem prim gün sayısı hem de başlangıç tarihi itibarıyla kayıplar yaşamışlardır. Buradan Sayın Çalışma Bakanımıza iletmek istiyorum: Sinema sanatçılarımızın emeklilik hesabında filmlerin ve dizilerin yapılmış olduğu tarih esas alınarak geriye yönelik borçlanma hakkı verilmesi mağduriyetlerini giderecektir.
Almanya’ya göç
Zafer Sırakaya (İstanbul, Ak Parti) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan tam altmış bir yıl önce imzalanan 30 Ekim 1961 tarihli Türkiye ile Almanya İşgücü Anlaşması’nın seneidevriyesinde söz almış bulunuyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. Altmış bir yıl önce ana vatanımızdan kalkan büyük bir kervan gözyaşlarıyla uzun mu uzun bir gurbet yolculuğuna uğurlanmıştı. Bu neslin evlatlarından biri olarak, sizlere bugün bu kürsüden hitap edebilmekten büyük bir onur duymaktayım. Evet, Almanya iş gücü çağırdı ama insanlar geldi. Gelen insanlar seccadelerini, Kur’anlarını, ay yıldızlı bayraklarını, kültürlerini, örf ve âdetlerini beraberinde getirdiler; hep erteleyerek, hep biriktirerek ama asla Türkiye’den vazgeçmeden yaşadılar. 61’inci yılını geride bırakacak olduğumuz bu göç sürecini bugün itibarıyla değerlendirdiğimizde inişleriyle ve çıkışlarıyla, hüzünleriyle ve sevinçleriyle genel anlamda bir başarı öyküsüdür. Yaklaşık 6 milyon insanımızı kapsayan bu göç hareketi çerçevesinde, başarı öykülerinin yanında elbette hüzünlü anılar da yaşanmıştır. Bunların başında ise Almanya’daki soydaşlarımızın karşı karşıya kaldığı ayrımcılık, ırkçılık, İslam ve Türk düşmanlığı gelmektedir. (…)
Bugün, akıl tutulması yaşayan kimi Avrupa ülkelerinde ötekileştirici bir kimlik politikası giderek yaygınlaşmaktadır. Türkiye’yle gönül bağları olan sivil toplum kuruluşlarının marjinal yaftasıyla sistemin dışına itildiğini ve adete bir suç örgütü olarak değerlendirildiklerini üzüntüyle gözlemlemekteyiz.
Mültecilerin eğitimi
Mehmet Güzelmansur (Hatay, CHP) – Hatay’da ilköğretim okulları ve liseler yetersiz. Özellikle Suriyeli nüfusun yaşadığı mahallelerde durum daha da vahim. Aynı sınıfta hem Suriyeli öğrenci hem de Türk öğrenci öğrenim görülüyor. Suriyeli öğrenci Türkçe bilmiyor, Türk öğrenci Arapça bilmiyor, öğretmen de Arapça bilmiyor. Bu öğrencilerin psikolojisini düşünebiliyor musunuz? İki ayrı kültür, iki ayrı dil ama tek öğretmen, tek sınıf. Yeterli destek olmadığı için de aynı sınıfta yaklaşık 40 öğrenci öğrenim görmek zorunda kalıyor. Derslik başına düşen öğrenci sayısı Türkiye ortalamasının çok üstünde. Buradan Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum. Hatay’ı on bir yıldır 600 bin Suriyeliyle yaşamaya mahkûm ettiniz, öğretmen ve derslik yetersizliklerinden dolayısıyla hem Suriyeli öğrenciyi hem de Türk öğrenciyi aynı sınıfta, aynı eğitim ve öğrenim görmeye mahkûm ettiniz. Hatay’ı ihmal etmekten vazgeçin, derslik yapın…