TİP programı, Charles Dickens’ın “İki Şehrin Hikâyesi” romanının giriş cümlesine gönderme yapılarak, “Zamanların en iyisindeyiz ve zamanların en kötüsünde” sözleriyle başlıyor, ardından şöyle deniliyor:
“Dünya üzerindeki halklar eşi görülmemiş bir sefalet ve yoksulluk ile boğuşuyor. Sınırları aşan savaşlar; sınırsız silahlanma; insanlığı birbirine düşman eden ırkçılık ve mezhepçilik; doğal yaşamın, çevrenin, kentlerin geri dönüşü olmayan bir biçimde tahrip edilmesi; her tür insani ilişkiyi ortadan kaldıran ve toplumu birbirine bağlayan tüm değerleri parçalayan bencillik; özgür düşüncenin ve uygarlığın gelişiminin önünü tıkayan bayağılık, tüm çirkinliği ve kokuşmuşluğu ile bu sefalet ve yoksulluk sahnesindeki rollerini oynuyor.”
TİP programı, ‘Parti Programı’, ‘Mücadele Programı’ ve ‘Sosyalizm Programı’ başlıklarını taşıyan üç ana bölümden oluşuyor. ‘Parti Programı’nda; ‘Sosyalizmin Güncelliği’, ‘Kapitalizm Bütünsel Bir Bunalım İçinde’, ‘Türkiye’de Burjuva Devrimi ve Cumhuriyet’in Kuruluşu’, ‘Türkiye’nin Kurtuluşu Sosyalizmde’, ‘Sosyalizm İçin İşçinin Gücü, Partinin Sözü’, ‘Türkiye’nin Devrimi Halkçı Bir Karakter Taşıyacaktır’, ‘TİP, Sosyalist Hareketin Devrimci Yeniden Kuruluşudur’ başlıkları altında tarihi ve siyasi tespitlerde bulunuluyor ve TİP’in politik duruşu açıklanıyor.
‘Kapitalizmin bunalımları’ sayılırken, “siyasetin kimlik ve kültür alanlarına indirgendiği/sıkıştırıldığı”, “tüm dünyada ırkçı, dinci gerici, faşist akımların güç kazandığı” söyleniyor.
Laiklik vurgusu
‘Mücadele Programı’nda, ‘Direnen Dünya Halkları İçin Sosyalist Seçenek’ başlığında, Türkiye’nin içinde olduğu coğrafyaya ilişkin, “Ulusal, etnik, dinsel, mezhepsel çatışmaların aşılmasının ve bölge halkları arasında kardeşlik bağlarının kurulmasının yolu, emperyalizme ve gericiliğe karşı yürütülen mücadelelerin birleştirilmesinden ve anti-kapitalist bir niteliğe kavuşturulmasından geçmektedir” deniliyor.
‘Saray Rejimine Karşı Devrimci Cumhuriyet Cephesi’ başlığında, laiklik vurgulanmakta: “Türkiye kapitalizminin bugünkü cumhuriyet, laiklik ve özgürlük düşmanlığı, işçi sınıfını daha fazla sömürmeyi, yoksullaştırılan halkı devlet yönetiminden uzak tutmayı, bölmeyi ve direnen halk kesimlerini baskı altına almayı hedeflemektedir.”
“Türkiye’de, cumhuriyetçiliğin ve laikliğin resmî bir devlet söylemi, özgürlükçülüğün ise serbest piyasacı ve küreselleşmeci ideolojilerin kılıfı olduğu dönem geride kalmıştır. Günümüzde, cumhuriyeti, laikliği ve özgürlüğü savunan toplum kesimleri, Saray Rejimi’ne karşı yürütülen mücadelelerin öne çıkan unsurları arasındadır.”
Aynı bölümde basın özgürlüğüne de değinilmekte: “Cumhuriyetçilik, laiklik, kamuculuk ve özgürlük gibi ilerici değerlerin kazanılması için yürütülen mücadelelerin asli parçası olan TİP, demokratik ve sosyal yurttaşlık haklarının, örgütlenme, eylem, ifade ve basın özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi için mücadele eder.”
‘Kürt Sorununda Kardeşlik ve Birlikte Yaşam’ başlığında anadilinde eğitim hakkının desteklendiği belirtiliyor: “…Kürt halkının eşit yurttaşlık mücadelesini destekler, anadilde eğitim ve anadilde yaşam hakkını benimser. Halklar arasında düşmanlığı körükleyen yönelimlerle mücadele eder, Türkiye’de ve bölgede yaşayan halklar arasında nefreti körükleyen yaklaşımlara karşı birlikte yaşamı ve kardeşliği savunur. Türkler ve Kürtler başta olmak üzere her kökenden yurttaşın özgürce ve kardeşlik içinde yaşayacağı bir ülkenin kurulması için mücadele eder.”
Zorunlu din dersi, Diyanet
‘Mezhepçiliğe Karşı Eşit Yurttaşlık’ başlığında, Aleviliğe bakış açıklanıyor: “Tüm yurttaşlarımızın dinsel inanç sömürü yapan cemaatlerin ve tarikatların kuşatmasından kurtulması için çaba harcar. Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi boyunca baskı görmüş ve katliamlara uğramış olan Alevilerin eşit yurttaşlık mücadelesini destekler ve Alevileri, aydınlanmacı, eşitlikçi ve özgürlükçü bir geleceği kurma mücadelesinin bileşenlerinden biri olarak görür.”
Aynı bölümde, zorunlu din dersinin kaldırılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılması savunulurken, dini inanç taşımayanların haklarından söz ediliyor: “TİP, devletin, farklı din, mezhep ve inançlar ile inanmayan yurttaşlar üzerinde bir tahakküm aracı olarak kullandığı zorunlu din derslerinin kaldırılmasını ve dinci-gerici zihniyetin cisimleştiği Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılmasını savunur. Eğitimden başlayarak toplumsal yaşamın her alanına yayılan tarikatlaşmaya karşı mücadele eder. Din işlerini, tüm din ve mezheplere eşit mesafede duran bir kurumda yeniden düzenlemeyi hedefler.”
‘Kadın Mücadelesi Kurtuluşun Ayrılmaz Parçasıdır’ başlığı altında, “TİP, kadınların sermaye egemenliği ve ataerkil ideolojilere ve uygulamalara karşı yürüttükleri mücadeleyi geleceğin toplumu için yürütülen mücadelenin ayrılmaz bir parçası olarak görür, kadınların toplumsal kurtuluş mücadelesinde daha aktif bir rol oynaması için çaba harcar” deniliyor.
‘Çocukların da Hakları Vardır’ bölümünde kültürel-sosyal haklara sahip oldukları belirtiliyor, ‘Herkese Parasız Bilimsel Anadilinde Eğitim’ başlığında şöyle deniliyor: “TİP, her düzeyde nitelikli, parasız, anadilde, laik ve bilimsel eğitim hakkını savunur. Eğitim emekçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve özlük haklarının korunması ve güçlendirilmesi TİP’in mücadele gündemlerindendir.”
Kültürel gelişim ve özgür sanat
TİP programında kültür politikalarının aktarıldığı ‘Kültürel Gelişim ve Özgür Sanat Engellenemez’ bölümünü, programda yazılı olduğu haliyle aktarıyoruz:
Çürümüş ve yozlaşmış bir zihniyeti temsil eden Saray Rejimi, toplumun tüm alanlarını olduğu gibi kültür ve sanat alanlarını da gericiliğin ve piyasacılığın kıskacına almaktadır. Kültür ve sanat alanlarında, ifade özgürlüğü, yaratıcılık, insanın gelişimini hedefleyen üretim kısıtlanmakta; görüşlerini eserleriyle ya da sözlü olarak dile getiren sanatçılar tehdit edilmekte, işten atılmakta ve tutuklanmakta; medyadaki tekelleşme sonucunda işçilerin ve emekçilerin çıkarlarını savunan sanatçıların halka ulaşması engellenmekte; topluma sığ, maddi çıkarcı, gerici ve estetikten yoksun propaganda ürünleri dayatılmaktadır.
Kültür ve sanat alanlarındaki sansüre, baskıya ve yargılama tehditlerine karşı çıkan TİP, bu alanları ücretli emek sömürüsüne ve metalaşmaya tabi kılan tekelleşmeye karşı da mücadele eder. Kültürel gelişimin ve sanatsal üretim özgürlüğünün ülkemizin vazgeçilmez ihtiyaçları arasında yer aldığını gören TİP, tüm halkın kültürel ve sanatsal etkinliklere aktif olarak katılabilmesi için gereken önlemlerin alınmasını savunur.
‘Cinsel Kimlik ve Yönelim Ayrımcılığına Son’ başlığında LGBTİ+’ların haklarına yer veriliyor: “LGBTİ+ yurttaşların yaşadığı ayrımcılık, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile dinci gericiliğin gündelik yaşamdaki saldırganlığından kaynaklanmaktadır. TİP, LGBTİ+ yurttaşların yaşam, çalışma ve sağlık haklarının gasp edilmesine ve yaşamın tüm alanlarında karşılaştıkları ayrımcı uygulamalara karşı mücadele eder, bu yurttaşlarımızın örgütlenme ve yaşam haklarının korunması için yürütülen mücadeleleri güçlendirmek için çaba harcar.”
Sosyalizmde kültür
‘Sosyalizm Programı’ başlıklı son fasılda, sosyalist düzenin özellikleri anlatılırken, kültürel alanla ilgili olarak şu tespitler sıralanıyor:
“Zorunlu çalışma saatleri, teknolojik olanakların izin verdiği ölçüde ve toplumun ihtiyaçları gözetilerek azaltılır, tüm yurttaşlara bilim, teknoloji, kültür ve sanat alanlarında gönüllü olarak üretimde bulunma olanağı sağlanır.”
“Tüm yurttaşların eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma, barınma, ulaşım, iletişim ve insanlığın her tür bilgi ve kültür birikimine erişim gibi temel ihtiyaçları etnik köken, ulusal köken, ırk, din, mezhep, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim, engellilik durumuna bakılmaksızın eşitlik temelinde ve bedelsiz olarak karşılanır. Anadilde hizmet alma ihtiyaçları karşılanır. Bu hizmetler hiçbir biçimde satışa sunulamaz, kâr konusu yapılamaz.”
“Sanat ve sanatçı özgürdür. Yurttaşların sanat eserlerine erişimi ve kültürel etkinliklere katılımı ücretsizdir ve tüm yurttaşların sanatsal üretimde bulunarak kültürel gelişime katkı sağlamaları teşvik edilir. Sanatsal üretime ve kültürel gelişime hizmet eden faaliyetler kamu kaynaklarından desteklenir.”