İYİ Parti programı sekiz bölümden oluşuyor ve birinci bölüm ‘İyi Bir Türkiye’ başlıklı yazıyla açılıyor. “İyi bir Türkiye için yola çıkıyoruz. İyi insanları insanlık tarihine armağan etmiş bir milletiz” denilirken, Ahmet Yesevi, Mevlâna, Hacı Beştaş-ı Veli ve Yunus Emre’nin adları anılıyor. Ayrıca “Aynı türkülerle oynayan, eğlenen, evlenen. Aynı acıları paylaşan, aynı ekmeği bölüşen. Aynı türkülerle ağlayan biz değil miyiz?” diye soruluyor.
‘İlkelerimiz’ başlığında “eleştiriye açık ve özgür düşünceli olmak”, “ekonomide, eğitimde ve kültürde milli politikalar uygulamak” ve “farklılıklara saygılı olmak” ilkeleri sayılıyor. Partinin “sevgi ve saygı dilini hâkim kılmayı”, “inançlara saygı ve ifade özgürlüğünü sağlamayı” amaçladığı belirtiliyor.
‘Demokrasi ve Hukuk’ başlıklı ikinci bölümde ‘Temel Hak ve Özgürlükler’ açıklanıyor. Burada çoğunlukla hukuk sistemiyle ilgili vaatler sıralanırken bir maddede kültürden söz ediliyor: “Sağlıklı işleyen bir demokrasi ancak özgür bireylerle ve ideal hukuk sistemi ile kurulabilir. Bunun sonucunda da, insanlar yaratıcılık ve üreticilik yanlarını öne çıkararak, ileri ve uygar bir toplum oluşturabilirler.”
Eğitimde milli değerler
Üçüncü bölüm ‘Toplum’ başlığını taşıyor. Burada ilk olarak eğitim ele alınmakta. Milli değerlere vurgu yapılan bölümde, milli bayramların coşkuyla kutlanacağı, sanat ve sporu bir hayat felsefesi olarak özümseyen öğretmenlerin yetiştirileceği, eğitimin tüm seviyelerinde sanat ve sporun öğrencilerin yaşamının parçası kılınacağı söyleniyor.
Aynı bölümde Türkçenin korunmasıyla ilgili maddeler yer alıyor: “Dil kirlenmesi önlenecektir.”
“Öğrencilerin Türkçeyi doğru, akıcı ve güzel şekilde kullanmalarına özen gösterilecektir. Ayrıca; tüm öğrencilere zorunlu eğitimleri süresi içinde en az bir yabancı dili öğrenme imkânı sağlanacaktır.”
“Türkçenin kitle iletişim araçlarında, bilim, sanat, ticaret ve hayatın diğer bütün alanlarında, estetik seviyede güzel kullanımı sağlanacak; terim ve kavramlarımızın hâkim kılınmasının yanı sıra, bilim ve iletişim dili olması için paydaş kurum ve kuruluşlarla birlikte her türlü çaba gösterilecektir.”
‘Temel Eğitim’ başlığı altında eğitimde sanat ve spor alanları yeniden vurgulanıyor, üstün yetenekli öğrencilerin eğitimine önem verileceği belirtiliyor: “Temel Eğitim, başta Lise ve Mesleki Eğitim müfredatı olmak üzere incelemeye, gözleme, deneye dayalı; öğrencilerin ruhsal ve fiziksel gelişimlerini artırmaya yönelik spor, sanat ve kültürel etkinliklerin daha fazla yer aldığı, hür düşünmeye sevk eden, bireysel farklılıkları gözeten ve programlar arası geçişlerin olduğu bir dönüşümle yeniden şekillendirilecektir.”
“Uluslararası festival ve yarışmalarda ülkemizi başarıyla temsil eden sanatçıların yetiştirilmesi için özel gayret sarf edilecek, konservatuvar eğitimleri desteklenecektir.”
“Bilim ve sanat merkezleri, ülkemizin ve insanlığın beklentilerini karşılayacak şekilde ideal gelişim modellerinin prototipleri olarak yapılandırılacaktır. Bu merkezlerde sanatta başarılı olmuş kişilerin ders vermelerine ve öğrencilerin rol model alacağı kişilerle tanışmalarına imkan sağlanacaktır.”
“Üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar eğitimleri boyunca takip edilip geleceğe hazırlanacaklardır. Bu öğrencilerin bilim adamı, sanatçı ve sporcu yetiştirme programlarına entegrasyonu sağlanacaktır.”
Akademik öğretimde de yetenekli öğrencilerden söz edilirken, üniversitelerin özerk ve özgür bir yapıya kavuşturulacağı vaat ediliyor.
Sanata kutsal sansürü
Partinin kültür politikalarının aktarıldığı, ‘Kültür ve Sanat’ başlıklı bölümün tamamını, programda yazıldığı haliyle aktarıyoruz:
Kültür ve sanat ortamının demokratik bir ortamda gelişebileceğini ön şart olarak kabul eden, sanatın ve kültürün pozitif gücünü önceleyen, binlerce yıllık birikimimizi insanlığın ortak mirası olarak kabul eden, millî kültürümüzü ve medeniyet tasavvurumuzu doğru ve nitelikli bir şekilde ifade etmeyi amaç edinmiş, uluslararası düzeyde saygın, vizyoner bir kültür sanat yaklaşımı benimseyeceğiz.
Bunun için;
• Kültür Bakanlığı’nın yapısı ve vizyonu yenilenecektir. Bakanlık, kültür ve sanat üretiminde niteliğin artrılması için sivil toplum örgütleri, medya, iş dünyası ve üniversiteler arasında koordinasyon görevi yapacaktır.
• Kültür ve medeniyetimizin seçkin örneklerini uluslararası beğeniye sunacak projelere özel önem gösterilecektir.
• Şirketlerin büyüklüklerine göre sanata ve kültüre daha çok oranda destek vermelerini teşvik edecek mali düzenlemeler yapılacaktır.
• Ülkemizin yurt dışında bozulan imajını düzeltmeye yönelik kültür-sanat proje ve organizasyonlarına özel önem verilecektir.
• Türk Dünyası ile kültürel bağları güçlendirecek projelere özel önem verilecektir.
• Yazılı görsel ve dijital medya mecralarının, Türk dili ve kültürünü bozucu etkisini önleyecek tedbirler alınacaktır. Bu amaçla Üniversiteler, meslek kuruluşları ve RTÜK gibi kurum ve kuruluşların eş güdüm içerisinde çalışması sağlanacaktır.
• Türk Kültürü ve medeniyeti ile ilişki kuracak uluslararası projelerin gerçekleşmesi için bir ekosistemin oluşmasına ortam sağlayacak tüm düzenlemeler ve çalışmalar yapılacaktır.
• Gündelik siyasetin ve rant anlayışının kültür ve sanat hayatımızı bozucu etkilerini engelleyecek bir yaklaşım oluşturulacaktır. Özellikle belediyelerin kültür sanat çalışmalarına standartlar getirilecektir.
• Estetik kriterlerin hayatın her alanında yaygınlaşması vizyonu benimsenecektir. Bunun için eğitim, teknoloji, medya, şehirleşme, mimari gibi alanlarda estetik yaklaşımı hâkim kılmaya yönelik kısa, orta ve uzun vadeli titiz planlamalar yapılacaktır.
• Sanat yönetimi, editörlük, küratörlük gibi alanlarda uluslararası düzeyde kabul görecek uzmanların yetişmesine ortam ve imkan sağlanacaktır.
• Sansürün ailenin dokunulmazlığı ve kutsallığı, dinin kutsallığı ve anayasanın değişmez kuralları kriterleri haricinde uygulanmasının önüne geçilecektir.
• Mimari eserlerimizin korunması, restorasyonunun yapılması ve gelecek nesillere aktarılması gerekmektedir. Bunlar, konularında uzman kişi ve kuruluşlarca yapılacak, bu konuda üniversitelerin ilgili bölümleriyle iş birliği ve ortak çalışma alanı oluşturulacaktır.32
• Yurt içinde ve yurt dışındaki mimari eserlerimizin aslına uygun bir şekilde restorasyonu yapılamamaktadır. Bu konudaki eksiklikler ve yanlışlıklar süratle giderilecektir.
• Özel sektörün restorasyon çalışmalarına katkı sağlaması özendirilecek, bu amaçla özel sektöre vergi kolaylıkları sağlanacaktır.
• Millî Kütüphane bugün itibariyle artık ihtiyaca cevap verememektedir. Kuruluş amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak için hem hizmet kalitesinin hem de fiziki şartlarının iyileştirilmesi sağlanacaktır. Bu konuda yayımlanan derleme Kanunu yeniden gözden geçirilecektir.
• İl ve ilçelerde bulunan halk kütüphanelerinin fiziki şartları iyileştirilecek, daha yeterli hizmet verebilmesi için yetişmiş uzman personel eksiklikleri giderilecektir.
• Kütüphanelerdeki eserlerin dijital ortama aktarılması için gerekli çalışmalar yapılacak, işitme ve görme engelli bireylerin de kütüphanelerden yararlanmalarını sağlamak amacıyla ihtiyaç duyulan teknik alt yapı hazırlanacaktır.
• Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu yeniden gözden geçirilecek, patent ve fikri mülkiyet hakları tam güvence altına alınacak ve bu konuda eser sahiplerinin kendi meslek birlikleriyle ortaklaşa yapılan istişareler dikkate alınarak emeklerinin sömürülmesine izin verilmeyecektir.
• Meslek birliklerinin de katkılarıyla korsan yayınlarla etkili bir mücadele yapılacaktır.
• Parti olarak önceliklerimizden birisi de taşınır ve taşınmaz varlıkları yerinde korumaktır. Bu sebeple şehirlerimizin birçoğunda yeni açık hava müzeleri oluşturulacaktır. Müze ve Ören yerlerinin işletilmesinde özel sektörden destek alınacak ancak buralardaki hizmetlerin kalitesi sıkı bir denetim altında tutulacaktır.
• Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve Kültür Yatırımları ve Girişimleri Teşvik Kanunu yeniden gözden geçirilecektir. Ülkemizden yurt dışına kaçırılan paha biçilemez eserlerin takibi yapılacak ve bu eserler müzelerimize kazandırılacaktır. Çağdaş müzecilik geliştirilecek, mevcut arkeoloji müzelerinin fiziki şartları iyileştirilerek depolarda bekleyen binlerce eserin sergilenmesi sağlanacaktır.
• Ülkemizde gerek Türklerin gerekse yabancıların yapmış oldukları arkeolojik kazılar titizlikle takip edilecek ve Türk arkeologların kazı çalışmalarının da teşvik edilmesi sağlanacaktır.
• Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun gereğince tescillenmiş sivil mimarlık örneklerinin korunması ve restorasyonunun yapılması için yeni düzenlemeler yapılacaktır. Vatandaşlara kendi mülkiyetlerindeki tescilli binaların restorasyonunu yapabilmeleri için maddi destek verilecektir.
• Gerek tarihi sitler gerek doğal sitler gerekse kentsel sitlere son derece önem verilecektir. Sit alanları ile ilgili tüm mevzuat yeniden gözden geçirilecek ve bu alanların çıkar grupları tarafından yağmalanması önlenecektir. Tarihi çevre bozulmadan, vatandaşların da yakınmalarına sebep vermeden konunun çözüme kavuşturulması önceliğimizdir. Bilhassa gelir elde etmek bahanesiyle turizme açılmak istenen sit alanlarının zarar görmesi önlenecektir.33
• Bölge Koruma Kurulları yeniden ele alınacak, kuruluş ve işleyiş yönetmelikleri gözden geçirilecek, ehil olmayan kimseler bu kurullarda görev alamayacaklardır. Bu kurulların çalışmalarına dışarıdan hiçbir müdahalede bulunulmasına izin verilmeyecektir.
• Toplumun müzik zevkini geliştirecek, müziğimizin kültürel ve tarihsel zenginliğini özellikle genç kuşaklara tanıtacak ve sevdirecek çalışmalara özel önem verilecektir.
• Köylerde saklı kalmış türkülerimiz derlenip tasniflenerek kültür hayatımıza kazandırılacaktır. Aşık Veysel Akademisi kurulacaktır.
• Tiyatro, opera, bale gibi sanatlardaki çalışmalar desteklenecek ve ilaveten doğu batı sentezini sağlayacak özel çalışmalar yapılması teşvik edilecektir.
• Bu sanat dalları üzerinden toplumsal kimlik tartışmaları yaşanmasının önüne geçilmesini sağlayacak özgürlükçü bir yaklaşım benimsenecektir.
• Bu sanatları millî estetiğin temel unsuru olarak görüyoruz. Niceliği değil niteliği destekleyen çalışmalar yapılacaktır.
• Tasavvufu Türk İslam dini algımızın estetik kültürel dili olarak kabul ediyoruz. Tasavvuf kültürü ve folklorunu siyasal ve sosyolojik etkilerin yıpratmasına izin vermeyen bir yaklaşım içinde olacağız.
• Türk milletinin kültür kodları ve kültürel arketipleri üzerine özel çalışmalar yapılacak, kültürel kimlik algımızın çocuk ve gençlerimize kazandırılmasına çalışılacaktır.
Basına sansürde AB kriterleri
Kültür politikalarının ardından ‘Medya’yla ilgili tespit ve vaatler açıklanıyor. Burada “Halkımızın haberleşme ve bilgi edinme özgürlüğünün son derece kısıtlandığının bilincinde olarak; medya, özgürce bilgi edinme ve yayma hakkında sahip olacaktır. Halkımız haber alma ve bilgilenme hakkını özgürce kullanacaktır” deniliyor.
Buna karşın programda, özgürlüğün sınırlarının çizildiği görülüyor: “Yazılı ve görsel medya ile internet medyasının, Anayasa ve yasaların öngördüğü şekilde evrensel değerlere saygılı biçimde faaliyet göstermeleri için gerekli ortam oluşturulacaktır.”
“Yayıncılık ve gazetecilik faaliyetlerinin; toplumu, ülkeyi ve devleti hedef almasına, kişilerin özel yaşamına ve mahremiyetine girmesine, ahlaki sorunlara kaynaklık etmesine izin verilmeyecektir.”
“Kadına şiddet, cinsel istismar ve terör faaliyetleri hariç, her vatandaşımızın sosyal medyayı serbestçe kullanması sağlanacak, keyfi erişim yasakları kaldırılacaktır.
“Televizyonda yayınlanan programların toplum üzerindeki etkileri, bilimsel kriterlerle denetlenecektir.”
“Partimizin iktidarında, sansür konusunda AB kriterleri esas alınacaktır.”
Kutsal ailede kadın
İYİ Parti, ‘Aile’yi ayrı bir başlıkla ele alıyor ve bu bölümde ‘ailenin kutsiyeti’nden söz ediliyor: “Millî kültürümüz ve manevi değerlerimiz ailenin kutsiyetine önem vermemizi öğütlemektedir. Aileyi, hem huzurlu ve mutlu bir yaşam için sıcak bir yuva, hem de yeni nesilleri yetiştiren bir okul olarak görmekteyiz.”
“Göç ve kentleşme, kültürel değerlerdeki aşınma ve ortak değerlerimize yabancılaşma, bireyselleşmenin artması, aile eğitimindeki eksiklikler, yeni iletişim teknolojileri gibi nedenlerle, aile üyeleri arasındaki iletişim azalmış, boşanmalar artmış, tek ebeveynli ailelerin oranı yükselmiş ve aile kurumu zayıflamaya başlamıştır.”
Aynı bölümde cinsiyet eşitliğine de değinilmekte: “Aile içindeki cinsiyet eşitliğinin gerçekleştirilmesi, birlikteliği ve sürdürülebilirliği sağlanacaktır.”
Başlığın devamında ‘Kadın’larla ilgili politikalar açıklanırken kadının ‘ailenin temel taşı’ olduğu söyleniyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın adının Kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştirilmesi öneriliyor. Kadın erkek eşitliğiyle ilgili olarak “Partimiz eşitliğin teminatı olacaktır” deniliyor. Ayrıca “Kadınların yaşam biçimine ve kıyafet seçimine müdahale edilmesinin önüne geçilmesi konusunda yasal tedbirler artırılacağı” söyleniyor.
İYİ Parti programında LGBTİ+’lar anılmıyor.
Alevilik Araştırma Merkezi
‘Gençlik’ başlığında milli ve manevi değerlerin altı bir kez daha çiziliyor: “Gençler, ülkesine, milletine, millî ve manevi değerlerine, Atatürk ilkelerine bağlı, hür düşünceli, kendi başına karar verebilen, sorgulayan, bilim ve teknoloji çağının gereklerini kavramış, ahlaklı ve demokratik değerlere sahip bireyler olarak yetiştirilecek, eğitimde, bilimde, teknolojide, sporda, kültürde öncü rol almalarını sağlayacak her türlü tedbir alınacak ve destek sağlanacaktır.”
İyi Parti programında, inanç taşımayanların hak ve özgürlüklerinden söz edilmiyor ve laiklik kelimesi yalnızca ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ ve ‘Çalışma Hayatı ve Sendika’ başlıklarda, birer kez geçiyor.
‘Din Hizmetleri’ kısmında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütün mevzuatının yenileneceği, çocuklara ‘gerçek İslam’a uygun’ eğitim verileceği ifade ediliyor. Ayrıca, Aleviliğin araştırılacağı bir ‘Araştırma Merkezi’ kurulması öneriliyor: “‘Sosyal Devlet’ olgusu çerçevesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarında Alevilik ile ilgili verilen bilgiler ve cemevi konusu dahil Alevilerin bütün sorunlarıyla ilgilenecek ve dini ihtiyaçlarını karşılayacaktır.”
“Alevi kültürünün inanış ve uygulamalarını, sözlü ve yazılı kaynakları esas alarak çalışacak bağımsız bir ‘Araştırma Merkezi’ kurulacaktır. Ülkemizde ve ülke sınırları dışında bulunan Alevi kültür mirasının envanteri çıkarılacak, tahrip olan eserlerin restorasyonu yapılacaktır.”
‘Doğu-Güneydoğu Sorunu’
‘İç ve Dış Güvenlik’ başlıklı beşinci bölümün ‘İç Güvenlik’ kısmında ‘Doğu-Güneydoğu Sorunu’ ile ‘Göç ve Mülteci Sorunu’ açıklanıyor:
Doğu-Güneydoğu Sorunu: “Partimiz Doğu ve Güneydoğu meselesinin kalıcı çözümü için; Güvenlik kuvvetlerimizin hiçbir taviz vermeden terör örgütüne karşı silahlı mücadelesini devam ettirmesini, terör örgütünün askeri bakımdan mutlaka yenilerek psikolojik üstünlüğün sivil anlayışa geçmesini, toplumsal alana pozitif müdahalelerle hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel projelerle bir yandan bölge halkıyla kucaklaşılmasını, diğer yandan terör örgütünün elindeki istismar alanlarının ortadan kaldırılmasını, temel politika olarak benimsemektedir.”
Göç ve Mülteci Sorunu: “Partimiz göç ve mülteci sorununa ilişkin Uluslararası iş birliği ve ortak mücadele kapsamında başta kaynak ülkelerde güvenlikli alanların oluşumunu sağlayacak bu ülkelerden göçü ve mülteci akınını önlemeye yönelik politikalar geliştirecek, Geri kabul anlaşmalarına üçüncü ülkeleri de katarak göçe neden olan veya kolaylaştıran ülkelerin maliyete katlanmalarını sağlayacaktır. Sınır güvenliğini temin ederek askeri ve ideolojik unsurların ülkeye girişlerini engelleyerek Türk toplumunun sosyo-kültürel kompozisyonunun değişmesini önleyecek tedbirleri alacaktır.”
Altıncı bölümde ‘Kurumlar’ ele alınıyor ve ‘Turizm’ bu bölümde yer alıyor. “Türkiye’nin doğal çeşitliliği, tarihi, kültürel değerleri ve iklim özellikleri bakımından eşsiz bir potansiyele sahip olduğu” kaydedilen bölümde, “Tarihi ve kültürel varlıklarımız, insanlık mirası anlayışı içinde korunmak suretiyle ekonomik olarak değerlendirilecektir. ‘Kültür ve Tarih’ kentlerine gerekli önem verilecektir” deniliyor.