39. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, salgınla iki yıl kesintiye uğradıktan sonra, İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde açıldı. TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından düzenlenen fuar 11 Aralık’a kadar sürecek. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, açılış konuşmasında yayıncılığın zor bir yıl geçirdiğini ve kitap üretiminin azaldığını söyledi. Kocatürk yayıncılığa yönelik sansürün arttığına dikkat çekerek “Kitap suç aleti değildir, kitap okumak kimseye zarar vermez” dedi. Kenan Kocatürk ayrıca, yayıncılık sektörünün hükümetten beklentilerini sıraladı. Kâğıt sorununun çözümü ve kütüphanelerin kitap alımlarıyla ilgili beklentilerin yanı sıra, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun güncellenmesi ile Yazılı Kültürü Koruma Kanunu’nun bir an önce çıkarılması taleplerini dile getirdi. Kocatürk’ün konuşmasının tamamı şöyle:
İki yıl aranın ardından bugün yeniden açılışını yapmaktan mutluluk duyduğumuz İstanbul Kitap Fuarı’nın açılış törenine hoş geldiniz. İstanbul’un yeniden kitap fuarıyla buluşmuş olması çok sevindirici ve sektörümüz adına umut vericidir.
İki yıl aradan sonra Kitap Fuarının şehre geri dönüyor olması yaşanan ağır ekonomik koşullara rağmen faaliyetini sürdürme çabasını hiç elden bırakmayan bağımsız yayıncılığımızın tüm bileşenlerini sevindirmekte. İstanbul Kitap Fuarı, yayınlanmış ve mevcudu bulunan yaklaşık 350 binden fazla kitap çeşidimizin en az 200 bine yakın adetiyle kültürel çeşitliliğimizin sergilendiği ve okurla kitaplarımızın buluştuğu en önemli alanlarımızdan birisi olma özelliğindedir.
Yayıncılığın Zor Yılı
Ülke yayıncılığımız 2021 yılında ürettiği 95.112 toplam başlık sayısıyla WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü ve IPA (Uluslararası Yayıncılar Birliği) yayınladıkları rapora göre dünyada 5. sırada sektör büyüklüğü olarak da dünyada 10. sırada yer almaktadır. Bu hiç kuşkusuz ülkemizde bağımsız yayıncıların başarısıdır. Ancak bunu ne yazık ki sürdüremeyeceğimizi bu yılki üretim ve satış rakamlarımız bize gösteriyor.
Bu sene yayıncılığımızın en zorlu yıllarından birini yaşıyoruz. Yayıncılık sektörünün on aylık verilerine baktığımızda üretimde ciddi bir düşüş yaşanmaktadır. 2022 yılı Haziran ayı sonrası sektördeki kitap üretimindeki düşüş devam etmektedir. 2022 yılının Ekim ayında yayıncılarımız, 28.379.963 adet kitap üretimi gerçekleştirdi ve bu adetler son on yılın en düşük Ekim ayı rakamlarıdır. 2021 yılının Ekim ayındaki rakam ise 36.601.170 olarak kayıtlara geçmişti. Geçen yılın aynı ayına göre kitap üretiminde yaklaşık yüzde 22 oranında düşüş görülmektedir. Kasım ayı sonunda toplam üretilen kitap sayımız 355.303.568 adet olup bir önceki yıla göre yüzde 14.35 azalmaya tekabül etmektedir.
Hammadde ve kâğıt fiyatlarının döviz bazında yüzde 100’den fazla artışının yanında, dövizdeki artışla da dışa bağımlı olan kâğıt sektörümüzde yüzde 300’ü aşan fiyat artışları ve diğer maliyet artışları da ciddi bir krize neden olmuştur. Eylül ayında yaptığımız bir araştırmada maliyetlerimiz döviz bazında yüzde 84 artarken hep söylediğimiz gibi okurumuzla korumak zorunda olduğumuz bağımız nedeniyle yayıncılarımızın belirlediği önerilen perakende satış fiyatlarımızda yüzde 15’lik azalma gözlenmiştir.
Hükümetten beklentilerimiz:
- Halk Kütüphanelerine kitap alımlarının bütçesinin artırarak okurumuzun kitaba erişiminin kolaylaştırması
- Kâğıt endüstrimizin tekrar ayağa kaldırılması için gerekli tedbirlerin alınması
- Kâğıt endüstrisinin kurulacağı zamana kadar kağıtta sübvansiyon uygulanması
- Yayıncıların KDV alacaklarının bir kereliğe mahsus ödenmesi
- Milli Eğitim bakanlığının başlattığı her okula bir kütüphane kampanyası çerçevesinde bağış kitaplar yerine bütçe ayrılarak okul kütüphanelerine kitap alımının yapılması
- Yerel yönetimlerin de Halk Kütüphanelerine benzer şekilde kütüphanelere kurması ve bütçe ayırarak kitap alınması
- 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun güncellenmesi
- Sektörün beklediği Yazılı Kültürü Koruma Kanunu’nun bir an önce çıkarılması
Pandemide aileler kitapların ve edebiyatın iyileştirici gücünü keşfetti
2020 Mart’ından itibaren evlere kapandığımızda aileler kitapları tekrar keşfederek okumanın tadına yeniden vardılar. Pandemi süreci boyunca kitapların ve edebiyatın iyileştirici gücü ülkemizde ve tüm dünyada insanlığın sığındığı en önemli eylemdi. Ekran bağımlılığının yegâne alternatifi olan, bizleri ve çocuklarımızı başka bir hayal dünyasının keşfine ve keyfine vardıran kitaplardan vazgeçilemeyeceği gerçeği okurlar, yazarlar ve yayıncılar tarafından tekrar keşfedildi.
Gelecek kuşakların, kültürel çeşitliliği koruyan gelişmiş bir okuma kültürü içine doğması, okuma kültürüyle yoğrulmuş bireyler olarak yetişmesinin temel koşulu, yüksek nitelikli bir yayıncılık sektörüdür. Bu bakımdan her zaman savunucusu olduğumuz Düşünce ve İfade Özgürlüğü’nün, Yayınlama Özgürlüğü’nün önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Yasaklara Değil Kitaplara İhtiyacımız Var
Ülkemizde her geçen gün daha çok kitap okurlardan koparılıyor, saklanıyor, erişilmez kılınıyor. Kitapların içerikleri nedeniyle yayınevlerine, yazarlara, çevirmenlere, matbaalara soruşturma ve davalar açılıyor. Kitap toplatma, yasaklama ya da poşete sokma kararları hızla artıyor.
Oysa kitaplar da onlara emek verenler de önemlidir. Kitap, insanlığın kültür mirasının, nesiller arası ve toplumlar arası aktarımını sağlayan evrensel bir üründür.
Kültürlere, farklılıklara, çeşitliliğe ve düşüncelere erişimin temeli kitaba ulaşabilmektir. Merak ettiğimiz, ilgilendiğimiz, okumak istediğimiz her konuda kitaplara erişmek, yasalarla korunan hakkımızdır.
Okuldan kütüphaneye, kitapçıdan üniversiteye aradığımız her noktada kitaplara erişebilmeliyiz. Hiçbir kurum ya da kişi, kitap seçme ve okuma hakkımızı elimizden alamaz. Yazarların kurgularına, sanatçıların görsel anlatımına, dilin zenginliklerine yasak getirilemez, müdahale edilemez.
Kitap suç aleti değildir, kitap okumak kimseye zarar vermez. Bir kitabı beğenmeyebiliriz. Bu onu yasaklamamızı, yok etmemizi gerektirmez. Okumama, önermeme, yok farz etme hakkımızı kullanırız.
Kitaplar hepimiz içindir. İster yetişkin ister çocuk ya da genç olalım, her insanın özgürce kitap seçme, edinme, okuma ya da okumama hakkı vardır. İnsan kitap okudukça olgunlaşır, duygular ve hayallerle güçlenir, sanata ve bilime yakınlaşır.
Bizler; okurlar, yayıncılar, yazarlar, çevirmenler, çizerler, editörler, matbaacılar, kâğıtçılar, dağıtımcılar, kitapçılar, telif ajansları, eğitimciler, kütüphaneciler, akademisyenler, medyacılar… hepimiz kitapları seviyoruz.
Tüm kitapseverler olarak hep birlikte yasakçı zihniyete karşı çıkıyor ve diyoruz ki:
Kitabıma Dokunma
Zor zamanlarda büyük bir dayanışma örneği gösteren okurlarımızı, kültürel çeşitliliğimize sahip çıkmak ve yayıncılarla dayanışma için fuara davet ediyoruz.
Fuarımızın ve şenliğimizin tüm meslektaşlarımıza, yazarlarımıza, çizerlerimize, çevirmenlerimize, yayın dünyasının çalışanlarına ve emekçilerine hayırlı olmasını diliyorum.
#39. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı#Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu#Kitabıma Dokunma#Türkiye Yayıncılar Birliği#Yayınlama Özgürlüğü#Yazılı Kültürü Koruma Kanunu