Amedspor’a örgütlü, ırkçı saldırı
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul, CHP) – Öncelikle Amedspor’a, taraftarlarına geçmiş olsun diyorum. Bu bir futbol maçıydı ama aynı zamanda yıllardır maalesef bir gerilimin de nedeni. Yani ben bir Diyarbakırlı olarak tribünlerdeki o afişleri görünce gerçekten irkildim. Yani Yeşil’in suikastından tesadüfen kurtulmuş insanlardan birisiyim. Yeşil’in faaliyetleri nedeniyle birçok dostumu, yakınımı kaybettim. Beyaz Torosların ne anlama geldiğini bilirim. Sahada sertlik olur futbolda, futbolcular kavga edebilirler, sertlik olur ama otuz-otuz beş yıl sonra faili meçhul cinayetlerin, ağır insan hakları ihlallerinin sembolü olmuş 2 metaforun fotoğraflarının organize bir biçimde tribünlere asılmasını bu Parlamentonun bir üyesi olarak kabul edemem, edemem. Dolayısıyla buna en az bizim kadar Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin de kurumsal olarak karşı çıkmasını da beklerdim, o gün beklerdim ve Futbol Federasyonunun da taraflı olmamasını, o maçı yönetenlerin taraflı olmamasını da beklerdim. Amedspor bir kentin takımı, bir kimliğin takımı aynı zamanda ve dokuz yıldır taraftar yasağı var, tam dokuz yıldır hiçbir deplasmanına bir taraftarı alınmıyor; böyle bir futbol takımı yok Türkiye’de. Bakın, Fenerbahçe’nin bir maçı yasaklandı Kayseri’de, bütün Türkiye ayağa kalktı haklı olarak ama dokuz yıldır Amedspor’un taraftarları deplasman maçlarına gidemiyor, aynı zamanda böyle bir ırkçı ve nefret söyleminin muhatabı hâline geliyor.
Ahmet Kılıç (Bursa, Ak Parti) – Yaşanan gelişmelerin öncesi ve sonrasını görmezden gelerek Bursaspor’a, Bursaspor’un taraftarlarına, Bursa’mıza yöneltilen tüm suçlamaları reddediyorum. Bu olayların yıllar öncesine dayanan bir geçmişi var, 2011’de yaşanan olaylar var. Ben bunları kesinlikle rövanş için söylemiyorum, onu da söyleyeyim; statta açılan pankartları da tasvip etmiyoruz, kesinlikle tasvip ettiğimiz bir durum söz konusu değildir ama bunula alakalı geçmişten bugüne… Vekillerimiz dedi ki: “Niye özür dilemedi Bursa Milletvekilleri?” Öncesinde Diyarbakır Milletvekilleri yaşanan olaylarla alakalı bir özür diledi mi?
Garo Paylan (Diyarbakır, HDP) – Anadolu’muzda, Türkiye’mizde bir gelenek vardır. Anadolu’nun Müslümanı da Hristiyanı da Musevisi de kırk gün yas tutar; bu, bizim geleneğimizdir. Eğer bir binada cenaze varsa o binadaki çocuklar dahi kırk gün ses çıkarmazlar; kavgalar durur ve yas tutulur. Ama değerli arkadaşlar, geçtiğimiz gün Bursaspor- Amedspor maçında bu yasımıza halel getirildi ve örgütlü bir provokasyonla halel getirildi maalesef. Bakın, Bursaspor’un irfanı, Bursa’nın irfanı depremzede Amedspor’u “Geçmiş olsun!” pankartıyla karşılardı ama orada örgütlü bir provokasyon devreye geçti ve Bursaspor Amedspor’u bu fotoğrafla karşıladı; yani, 1990’lı yılların katillerinin pankartlarını oraya koydular, 1990’lı yılların sembolü olan Beyaz Toros’un pankartını açtılar ve Amedsporlu futbolculara bıçaklar atıldı, mermiler atıldı, binlerce yabancı madde atıldı. Maçtan bir önceki gece sabaha kadar da otelin önünde örgütlü bir provokasyon sahneye konuldu.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Sibel Özdemir (İstanbul, CHP) – Ülkemizde karar alma ve üst düzey yönetim kademelerindeki kadın temsiliyetinin eksiklik ve yetersizliğinin olumsuz sonuçları yaşadığımız her olaya yansımaktadır. 6 Şubatta meydana gelen depremlerin ardından kadınlar ve kız çocuklarının yaşamları üzerindeki sorunlara çözümler üretilmemiş olunması ve afetlerin kadınlar için bir felakete dönüşmesi işte bu temsiliyet yetersizliğini, eşitsizliğini tekrar gözler önüne sermiştir. Ülkemizin karşı karşıya olduğu deprem gerçeğinin sadece depremler olduğunda ve depreme dayanaksız binaların altında on binlerce canımız kaldığında hatırlanmaması gerektiği gibi, toplumsal cinsiyet eşitliği, karar alma kademelerinde kadın temsiliyeti, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de sadece 8 Martlarda hatırlanmamalı, yılın her günü Hükûmetin, Meclisin ve ilgili tüm kurumların gündeminde, önceliğinde olmalıdır.
Semiha Ekinci (Sivas, Ak Parti) – Kadınların hak ve özgürlüklerini en geniş şekilde kullanabildiği, emek ve becerileriyle iş dünyasının her alanda varlık gösterebildiği dönem, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bizim iktidarlarımız döneminde olmuştur. Kadınların en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı yüzde 70’lerden yüzde 88’e, iş gücüne katılım düzeyi yüzde 27’den yüzde 36’ya, istihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil oranı da yüzde 4’ten yüzde 18’e çıkmıştır. Bu vesileyle başta depremde hayatını kaybeden kadınlarımız olmak üzere ahirete irtihal edenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sağlık diliyorum.
Dursun Müsavat Dervişoğlu (İzmir, İyi Parti) – Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, tüm emekçi kadınlarımızın gününü tebrik ediyorum. Başta şehitlerimizin muhterem anaları ve Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi olmak üzere, üretime, gelişime, büyümeye emek veren tüm kadınlarımızın bu özel gününü kutluyorum. Ahirete irtihal eden ya da maruz kaldığı şiddet sonucunda hikâyesi yarım bırakılan kadınları ise bir kez daha rahmetle yâd ediyorum. Hemen her gün en az 1 vakayla haberdar olduğumuz kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusu karşı karşıya kaldığımız en önemli toplumsal sorunlardan biridir. Türkiye’de kadına şiddet artmakta, istihdamda kadın sayısı azalmakta, yönetime katılmakta ise cinsiyet ayrımcılığı dikkat çekmektedir. Millet İttifakı olarak hazırladığımız Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde ifade ettiğimiz üzere, kadınların maruz kaldığı tüm ayrımcı tutumların önüne geçeceğiz. Cinsiyet eşitliğini esas alarak tüm istihdam alanları dâhil, özel ve kamu kurumlarında kadınların karar ve yönetim süreçlerine katılımını destekleyecek, kadın temsilini artıracak, kadınların haklarının korunmasını öncelikli tutan bir politika takip edeceğiz.
‘Phaselis’a bakanlık eliyle beton dökülüyor’
Cavit Arı (Antalya, CHP) – Bununla birlikte, bu vesileyle söz almışken Antalya’dan bir konuyu, çok önemli bir konuyu, Antalya adına önemli bir konuyu buradan ifade ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum. şimdi, bakın, Antalya Kemer Tekirova Phaselis’te… Ki Phaselis birinci derece sit alanı olan bir bölgedir, çok önemli bir bölgedir, doğal güzellikleriyle tüm dünyada bilinen cennet bir bölgedir. Şimdi, burada, Kültür ve Turizm Bakanlığı aracılığıyla “cennet koyu” olarak geçen bir bölge betonlaştırılarak yok edilmek… Yani, sizin doğal güzelliklere, tarihî ve kültürel değerlere bu kadar mı düşmanlığınız var, anlamış değilim. Bakın, çok özel bir bölge olan, birinci derecede sit alanı olan bu bölgeye, korunmaya mecbur olan bu bölgeye Bakanlık eliyle betonlar dökülmekte. Şimdi, efendim “Tuvalet ve duş yapılacak” Yapılsın, buna itirazımız yok ancak aynı yere restoran, kafeterya gibi benzeri başka işletmelerle -yerinde gidip gördük- buralara beton dökülmekte ve bu sit alanı olan ve adı gibi gerçekten cennet koy olan yer betonlaştırılmakta. Bunun başsorumlusu ve üstelik Antalyalı olan Kültür ve Turizm Bakanının ta kendisidir; bunun başsorumlusu Karadeniz’de yaylaları betonlaştıran, her gördüğü yeşil dokuyu, her gördüğü doğal güzelliği yok etme anlayışını taşıyan AKP iktidarıdır.
Cavit Arı (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.
Buradan sesleniyorum, Antalya adına sesleniyorum, Antalya’da bu tarihî ve doğal güzelliğiyle çok önemli olan Kemer adına, Phaselis adına sesleniyorum: Yol yakınken bu Phaselis Cennet Koyu’nun tahrip edilmesinin önüne geçiniz, aksi hâlde bunun bütün vebali sizin olacaktır. Öyle ki bu ihale sürecini de zaten altmış gün yapmışsınız, “Altmış gün içinde, seçime kadar her şeyi yapalım, bitirelim.” derdindesiniz ama Antalya halkı sizi affetmeyecek.
Sizin aracılığınızla buradan Kültür ve Turizm Bakanına tekrar sesleniyorum: Bir Antalyalı olarak sizin göreviniz o tarihî ve doğal güzelliklere sahip çıkmaktır, oraları mahvetmeyin. Yoksa bunun hesabını Antalya halkı size soracaktır diyorum. Teşekkür ediyorum.
Engin Altay (İstanbul) – Bravo!
#8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü#Ak Parti#Amedspor#HDP#Irkçılık#İYİ Parti#Kültür ve Turizm Bakanlığı#Phaselis