Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz?
Herkesin etnik, kültürel, cinsel, dini kimliklerine saygı duyulan; kimliklerin önüne “affedersiniz” şerhi düşülmeyen ama bu kimliklerin sarılacak tek dal da olmadığı bir Türkiye’de yaşamak isterim.
Ülke içinde ülke varmış gibi hissetmediğimiz bir memleket olmasını isterim Türkiye’nin. Kürt sorununun, temel insan hakları meselelerinin çözülmüş olduğu bir Türkiye’de yaşamayı çok isterim, çünkü tevellüdü 1984 olan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak buna hiç tanık olamadım.
Depremlerde, terör saldırılarında, yangınlarda, sellerde ölmeyeceğimiz bir Türkiye’de yaşamak isterim.
Gazetecilerin, yazarların, siyasetçilerin hapishanelerde rehin tutulmadığı bir Türkiye’de yaşamak isterim.
Ülkenin kurucu kadrosunun önde gelenleriyle didişmeyen (onlara “iki ayyaş” demeyen) ama onları put gibi de kutsallaştırmayan bir anlayışla yönetilen bir Türkiye’de yaşamak isterim.
Bu kadar çok simgenin günlük hayatımıza egemen olmadığı bir Türkiye’de yaşamak isterim. Kılık kıyafetimiz, içtiğimiz, yediğimiz, saçımız, sakalımız bir siyasi simge haline gelmesin isterim.
Geleceğin korkulu bir rüya olmadığı bir Türkiye’de yaşamak isterim.
En önemlisi de şu: Emekçilerin haklarını alabildiği, patronların cenneti olmayan bir Türkiye’de yaşamak isterim.
Nasıl bir kültürel gelecek hayal ediyorsunuz?
Çocuklara anaokulundan itibaren toplumsal cinsiyet eğitiminin verilmesi, okullarda dini eğitim verilmemesi, bunun yerine dinler tarihi derslerinin okutulması, insanların edebiyat ve sanattan soğutulmadığı bir eğitim sisteminin geçerli olması en büyük hayalim.
Kültür emekçilerinin, yazarların, sanatçıların ekonomik kaygılara boğulmadan özgürce üretimde bulunmaları bir diğer hayalim.
Kitapların siyah poşetlere koyulmadığı, toplatılmadığı, yasaklanmadığı; roman karakterlerinin yargılanmadığı bir ortama ihtiyacımız var. Sansürün, oto-sansürün, baskının olmadığı bir kültür-sanat ortamı yaratılabilirse, barış ve huzur da er geç gelecek.
Buna eminim.
Onur Çalı hakkında:
Onur Çalı, Bergama’da doğdu. “Sonra Hayat” adlı dosyasıyla Vedat Günyol Genç Deneme Yazarı Ödülü’ne değer görüldü. Öykü kitaplarının yanı sıra “Sonra Hayat” ve “Dünlükler” adlı iki deneme kitabı bulunuyor. 2007 yılından beri Parşömen Edebiyat’ı yayımlıyor.
Gelip geçti bir ömür, düşsün diye karanlıklara ışık.
Ve kaybetmedik umudu.
Genç usta kalemine sağlık