Emek Partisi, “Tüm milliyetlerden Türkiye işçi sınıfının partisi” olarak tanımlanıyor. Partinin nihai hedefinin “İşçi sınıfının tam ve kesin kurtuluşu; sınıfların, tüm biçimleriyle baskı ve sömürü ilişkilerinin ortadan kalkacağı toplumsal bir düzenin (komünist toplumun) kurulması” olduğu söyleniyor. Bu nihai hedefi, işçi sınıfının oluştuğu ve geliştiği toplumsal koşulların belirleyeceği; aynı koşulların “Bütün ülkelerin işçilerini ulusal sınırları aşarak milliyet, din ve cinsiyet farkı gözetmeksizin tek bir dünya işçi sınıfı olarak birleşmeye zorlayacağı” saptanıyor.
Sonrasında ‘İşçi Sınıfı ve Burjuvazi’, ‘Tekeller ve Emperyalizm’, ‘Emperyalizm, Dünya Proleter Devrimi ve Ulusal Hareketler’, ‘Ekim Devrimi, Sosyalist İnşa ve Karşı-Devrim’, ‘Kesinleşen Çelişkiler, Devrimin Artan Olanakları’ ve ‘Türkiye Devrimi’ başlıklarında tarihi ve siyasi tespitlerde bulunuluyor.
Hak eşitliği ve anadili
‘Halk İktidarı ve Halk Demokrasisi İçin’ başlığında ortaya koyulan ilk hedef, yeni bir devlet düzeninin kurulması: “Halkın seçtiği temsilcilerden oluşan bir kurucu meclis tarafından halkın en geniş katılımıyla hazırlanan ve halk onayına sunulan, halkın mutlak egemenliği ve iktidarını, demokratik hak ve özgürlükleri güvence altına alan anayasa temelinde yeni bir devlet düzeninin kurulması.”
Aynı bölümde “Başta toplum ve aile içinde kadın-erkek eşitliği olmak üzere, yurttaşlar arasında ayrımsız bir hak eşitliğinin” hedeflendiği söyleniyor.
“Düşünce ve ifade özgürlüğüyle basın ve haberleşme özgürlüğünün, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkının önündeki tüm yasal ve kurumsal engellerin kaldırılması” vaat ediliyor.
Ayrıca ‘zorunlu tek devlet dili uygulamasının kaldırılacağı’ beyan edilmekte: “Ülkenin çok uluslu bir ülke olduğu resmen ilan edilerek tüm ulusal baskı ve ayrıcalıkların kaldırılması. Bütün uluslar ve ulusal topluluklarla diller arasında tam hak eşitliği. Başta Kürt ulusu olmak üzere bütün uluslara ayrı devlet kurma hakkı dahil kendi kaderini tayin hakkı. Zorunlu tek devlet dili uygulamasının kaldırılması. Bütün uluslara ve ulusal topluluklara kamu hizmetlerinden anadilinde yararlanma hakkı.”
Laiklik ve inanmama hakkı
EMEP programında ‘gerçek bir laiklik için dinin devletten ayrılacağı’ ifade ediliyor: “Dinin kişiye özel bir alan olduğunun ilanı. Eğitim alanındakiler dahil devletin tüm dinsel kurumlarının feshi, dini kurumlar ve cemaatlerin devlet tarafından finansmanına son verilerek dinsel alanın bütünüyle inananlara terk edilmesi. Dinin siyasallaşmasının önlenmesi. Din ve eğitimin bütünüyle ayrılması; zorunlu din eğitiminin kaldırılması, müfredatın dini içeriğinden ayıklanması. Devletin bütün din, mezhep ve inanç toplulukları karşısında yansızlığına dayanan, inanma ve inanmama hakkını kapsayan gerçek bir inanç özgürlüğü.”
Eğitim politikalarına bakışta, laiklik bir kez daha anılırken, Yükseköğrenim Kurumu’nun kaldırılacağı, ‘özerk, demokratik ve bilimsel üniversitelerin’ kurulacağı söyleniyor: “Okul öncesi ve üniversite dahil bütün eğitimin kamu hizmeti olarak yeniden örgütlenmesi. Her düzeydeki özel eğitim kurumlarının kamuya devri. İlköğretimden üniversiteye tüm okul giriş sınavlarının kaldırılması. Eğitimin her kademede parasız, bilimsel ve laik olması. Ülkedeki ulusal farklılıkları dikkate alan, bilim ve sanatı yeni kuşakların eğitiminin ve gelişmesinin temeli sayan, ırkçı, dinci ve cinsiyetçi olmayan temel bir müfredat. Eğitim kurumlarına ve olanaklara erişimde eşitlik.”
EMEP programında, ‘halkın genel silahlandırılmasından’ söz edilirken, ‘vicdani ret hakkı’ savunuluyor: “Ülke savunması ve iç güvenliğin halkın genel silahlandırılmasına dayanması, ordunun bu temelde yeniden örgütlenmesi. İsteyene vicdani ret hakkı.”
‘Sermayenin kültür üzerindeki tekeline son verilecek’
‘Çalışma ve Yaşam Koşullarının İyileştirilmesi ve Yaşanabilir Bir Dünya İçin’ başlıklı bölümde, kültür politikalarına değiniliyor. EMEP programında, kültürden doğrudan söz edilen tek bölüm burası. Aktarıyoruz:
“Tarihsel, kültürel mirasın imha ve yağmalanmasının engellenmesi. Sermaye gruplarının bilim, kültür ve sanat üzerindeki tekeline son verilmesi. Emperyalist ve gerici kültürel kuşatma ve baskının kırılması. İnsanlığın ilerici ve demokratik birikimine dayanan, halkın eğitimine hizmet eden, estetik beğenisini yükselten sanat ve edebiyatın desteklenmesi. Sanatsal ve edebi yaratı özgürlüğünün güvence altına alınması. Her yaştan ve cinsten işçi ve emekçilerin kültürel ve sanatsal yaratıcılıklarını geliştirmeleri ve sergilemeleri için olanaklar sağlanması. Bütün yurttaşların bilim, kültür ve sanat ürünlerine erişim hakkının garanti altına alınması. Parasız internet hizmeti.”
Devamında, ‘halk yaşamını doğrudan ilgilendiren konularda halka hesap verme zorunluluğu’ getirilmesi vaat ediliyor: “Merkezi ve yerel yönetimlerin doğal, çevresel, kentsel olanlar başta olmak üzere, halk yaşamını doğrudan ilgilendiren tüm konularda halka hesap verme zorunluluğu. Halka, merkezi ve yerel ilgili kurumlara; doğal ve tarihi mirası koruma, bütün ıslah, imar, üretim plan ve pratiğini denetleme hakkı.”
Cinsiyet eşitliği var, LGBTİ+’lar yok
EMEP programında toplumsal cinsiyet eşitliğinden söz ediliyor ancak programda LGBTİ+’lar anılmıyor:
“Cinsiyet eşitliğinin, toplumsal yaşamın her alanında temel bir ilke olarak kabul edilmesi. Farklı cinsel yönelimlere karşı baskı, şiddet ve her türlü ayrımcılığa son verilmesi. Kadınların çalışma yaşamında, sosyal ve kültürel yaşamın tüm alanlarında uğradığı her tür ayrımcılığın son bulması. Ataerkil yapı, gerici geleneksel anlayış ve göreneklerin kadının toplumsal konumu üzerindeki etkileriyle etkin ve tavizsiz mücadele; bunun gerektirdiği her türlü yasal ve fiili düzenlemenin yapılması. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, kadına karşı işlenen suçlarda ataerkil yargıların ve tutumların belirleyiciliğinin önlenmesi, bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmeyen görevlilere cezai yaptırım uygulanması, sığınma ve danışma merkezlerinin sayı ve niteliğinin artırılması.”