2018 yılının Aralık ayında sinema sektöründe ciddi bir kriz yaşandı. Bazı film yapımcılarının, salon işletmecilerini boykot ederek yeni filmlerini gösterime sokmayacaklarına dair iddialar gündeme gelirken Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Yılmaz Erdoğan, Necati Akpınar gibi yönetmen ve yapımcıların açıklamalarıyla durum netlik kazandı. “Popcorn krizi” olarak adlandırılan bu gerilimin diğer baş aktörü ise Türkiye’deki sinema salonlarının büyük bir kısmını elinde bulunduran Cinemaximum’un sahibi Mars Entertainment Group’tu.
BKM, Fikir Sanat, Çamaşırhane Film gibi büyük yapım şirketlerinin birçok filmini birden fazla salonda gösteren Mars, bağımsız filmleri tercih etmeyen bir politika izliyordu. Bağımsız eserlerin seyircisiyle buluşmasına ket vuran bu yapı, Türkiye’de sinemaya gitme alışkanlığını etkilediği gibi sektörün tekelleştiğinin de yolunu açmıştı. Sinemaseverlerin ve sektör emekçilerinin uzun süredir rahatsızlık duyduğu bu duruma karşı bazı şirketlerin önderliğinde pek çok kez orta yolu bulmak için çalışmalar yürütülse de somut bir kazanım elde edilemedi. Ne var ki büyük yönetmen ve yapımcıların Mars Group’u boykot etme kararıyla Türkiye sinema sektöründe “değişim” hız kazandı.
Popcorn krizi
Peki sektörün içinde hâlihazırda var olan bu krizi tetikleyen, filmleri gişede büyük başarı elde eden sinemacıların Mars Group’u boykot etmesinin nedeni neydi? Öncelikle Türkiye’de sinema salonlarının, sattıkları bilet ücretinin yüzde ellisini filmin dağıtımcısına vermesi gerekiyor. Fakat bilindiği üzere Türkiye’deki sinema salonlarında son yıllarda film biletleri yanında patlamış mısır, içecek gibi ürünlerin dâhil edildiği promosyonlar uygulanıyordu. Yapımcılara sadece film bilet ücretinden pay veren salonların, bu promosyonlar sayesinde bilet fiyatlarını bilinçli olarak düşük tuttuğu ve şişirilmiş patlamış mısır fiyatları üzerinden haksız kazanç elde ettiği iddia ediliyordu.
“Karakomik Filmler”i tamamlayan Cem Yılmaz, o dönem Twitter’dan yaptığı paylaşımda filmlerin adaletli bir şekilde seyirciyle buluşmasını beklediğini ifade etmişti: “Emek verdiğimiz filmlerin en adaletli şekilde seyircisiyle buluşacağı günü bekliyorum. Film bizim, film sizin… Mısıra değil filme bilet alan milyonlarca seyircimize sorumluluğumdur.” Bunun üzerine Hürriyet’ten Cengiz Semercioğlu, Mars Grubu Kurumsal İlişkiler Direktörü Aslı Irmak Acar’la gerçekleştirdiği röportajda söz konusu tartışmalarla ilgili olarak Acar’ın “Cem Yılmaz olmazsa başka Cem Yılmazlar çıkar, onlar film çekmezse çekeni bulacağız” dediğini yazmıştı. Yılmaz ise Acar’a olan tepkisini “Ben filmimi 10 lira kardeşler mısır da bedava der yine gösteririm! Bunu cümle alem duysun Cem Yılmaz çıkaracak mış mış mış!” sözleriyle belirtmişti. Yine bu dönemde Şahan Gökbakar, sosyal medya hesabından yayımladığı “Sinema Gişesi Oyunları” adlı skeçle anlaşmazlığın nedenini takipçilerine aktarmıştı. Cinemapink Genel Müdürü Selim Yavuzoğlu da tartışmalara katılmış ve Hürriyet’ten Ceyhun Kuburlu’ya verdiği röportajda Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar ve Yılmaz Erdoğan’a ne isterlerse vermeye hazır olduklarını şu sözlerle ifade etmişti: “Mars pazarın yüzde 44’üne sahip. Geride yüzde 56 var. Birçok sinema işletmecisi ile görüşüyoruz. Buradan Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar ve Yılmaz Erdoğan’a çağrıda bulunuyorum. Ne istiyorlarsa vermeye hazırız. Gelin filmler gösterime girsin. İzleyiciyi cezalandırmayalım. Sinema salonlarını gece geç saatlere kadar çalıştırmaya hazırız.” Ancak adı geçen sinemacılar Cinemapink’in çağrısını yanıtsız bıraktı.
Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Birliği (TESİYAP) Genel Sekreteri Av. Burhan Gün, Anadolu Ajansı’na (AA) yaptığı konuşmada sinemacılarla salon işletmecilerini karşı karşıya getiren anlaşmazlığın nedenini “Film yapımcıları filmlerini dağıtımcıya, onlar da sinema salonlarına verir ve onlar da seyirciyle buluşturur. Film yapımcıları, büyük bütçeli filmler yapmaya başladığında, gelen hasılatı sorgulamaya başladı. Sinema salonu hasılatı toplar ki buna telif diyoruz; o telifi de, hakkı olanı kendine, diğerini de yapımcıya vermek üzere, dağıtımcıya verir. İşte burada bir sorun var. Bordrolamada, bize yansıtırken, hakkımız olanın verilmediğini düşüyoruz, hikâye buradan çıktı” sözleriyle açıklamıştı.
Bakanlıktan hızlı müdahale
Kültür ve Turizm Bakanlığı, yapımcılar ve sinema salonları arasında patlak veren anlaşmazlıkların akabinde sektör dinamiğinde birçok değişikliğe gidilen yeni sinema yasası için çalışmaları hızlandırdı. AK Partili milletvekillerinin imzasını taşıyan kanun teklifi Meclis’e sunuldu. “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne göre: Sinema filmi öncesinde gösterilen reklamların süresi en fazla 10 dakika olacak, fragman gösterim süresi de 3 ila 5 dakika arasında değişecek, ara ise 15 dakikadan fazla olamayacak. Teklife göre; ilk uzun metrajlı kurmaca film, uzun metrajlı film, ortak yapım, senaryo ve diyalog yazım, animasyon film, kısa film, belgesel film ve çekim sonrası, dağıtım ve tanıtım gibi konularda maddi destek vermek amacıyla destekleme kurulları açılacak. Destekleme kurulları, ilgili alan meslek birlikleri tarafından belirlenecek üç sektör temsilcisi ile yapımcı, yönetmen, senaryo ve diyalog yazarı, oyuncu, sinema salonu işletmecileri, film dağıtımcıları, yayıncı kurum veya kuruluş temsilcileri ve üniversitelerin sinema alanında eğitim veren bölümlerinde görev yapan öğretim üyeleri arasından Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenecek üç üye ve bir bakanlık temsilcisi olmak üzere yedi üyeden oluşacak. Bakanlık temsilcisi, kurulun başkanı olacak. Bu kuruldan kararlar oy çokluğuyla çıkacak ve daha sonra bakanlık onayına sunulacak. Ayrıca bütün destek türleri için Cumhurbaşkanlığı’ndan görüş alınacak. Yine teklife göre; tüm filmler bir kurulun kontrolünden geçecek ve uygun bulunmayanlar, ülkede gösterim imkânı bulamayacak. Değerlendirme ve sınıflandırmaya tabi tutulmamış sinema filmleri ise festival vb. özel gösterimlerde ancak 18+ yaş ibaresiyle gösterilebilecek.
‘Teklifin temel ruhu, bu sanatın daha özgür ortamlarda yeşerip büyümesi olmalı’
Film Yönetmenleri Derneği (Film-Yön), Bakanlığın çıkarmaya hazırlandığı yeni sinema yasasıyla ilgili yayımladığı açıklamasında görüşülecek yasa teklifinin birçok olumlu önermeyi içerdiğini, bazı maddelerinin de tartışılarak olumlu yönde düzeltilmeye ihtiyacı olduğunu ifade etti. Nuri Bilge Ceylan, Emin Alper, Yeşim Ustaoğlu, Çağan Irmak, Pelin Esmer ve Kaan Müjdeci gibi sinemacıların imzaladığı bildiride öneri ve talepleri sıralandı. “Komisyonca uygun bulunulmayan filmler ticari dolaşıma ve gösterime sunulamaz” önermesinin yapılacak düzenlemenin ruhuna ters olduğu için kaldırılması gerektiğine dikkat çekilen bildiride Türkiye’de düzenlenecek ulusal ve uluslararası festivallerde gösterilecek filmlere yönelik düzenleme ile destekleme kurullarının oluşturulmasında sinema sektörü üyelerinin azınlığa düşürülmesini içeren maddenin düzeltilmesi gerektiği ifade edildi. Sinema sanatının önünü açmak için yapılacak çalışmaların tüm siyasi yaklaşımların üstünde özel bir devlet politikası olması gerektiğini belirten sinemacılar, ilgili teklifle asıl amaçlanması gerekenin sanatın özgürce icra edilebildiği bir ortamın sağlanması olduğuna dikkat çektiler.
Açıklamanın tam metni şu şekilde:
“Sinemamızın gelişmesi, uluslararası alanda tanınması ve ülkemiz adına büyük başarılar sağlanmasında önemli katkıları olan Sinema Filmlerinin Desteklenmesi ve Sınıflandırılması ile ilgili 5224 sayılı kanunun güncellenmesine ilişkin meclise sunulan yasa teklifi 9 Ocak 2019 tarihinde görüşülecektir. Görüşülecek yasa teklifi, destek alanlarının genişletilmesinden, dış ortak yapımların kolaylaştırılmasına, sinema salonlarında film gösterim, reklam ve hak dağılımına ilişkin birçok olumlu önermeyi içermekle birlikte, bazı maddelerinin ise tartışılarak olumlu yönde düzeltilmeye ihtiyacı olduğu kanısındayız.
Özellikle sınıflandırma ve değerlendirme ile ilgili maddelerinde, ‘komisyonca uygun bulunulmayan filmler ticari dolaşıma ve gösterime sunulamaz’ önermesi daha ileri bir kanun ruhuna terstir. Bu önerme olmamalıdır. Zira 2004 yılında yürürlüğe giren bu kanun askeri vesayet anlayışı olan sansürcü ve yasakçı anlayışı kaldırmış ve tam tersine bağımsız üretimin desteklenmesini öngörmüştür. Sinemamızın bugünkü ulusal ve uluslararası başarısında payı olan bu yasanın ruhunun terkedilmemesi gerekmektedir.
Bunun dışında ülkemizde düzenlenecek ulusal ve uluslararası festivallerde gösterilecek filmlere yönelik düzenleme ile destekleme kurullarının oluşturulmasında sinema sektörü üyelerinin azınlığa düşürülmesi de yine düzeltilmesi gereken en önemli maddeler arasındadır.
Özellikle de üretim, dağıtım ve gösterim tekelleşmesinin bugün nasıl büyük sorunlara yol açtığı görülmüş ve teklifte buna yer verilmiştir. Ama bu tekelleşmenin önünü kapatacak yaklaşımların de teklife eklenmesi önem taşımaktadır.
Ülkemizi dünyaya taşıyacak en önemli tanıtım ve algı yaratma aracı da olan sinema sanatımızın önünü açmak tüm siyasi yaklaşımların üstünde özel bir devlet politikası olması gerektiği kanaatindeyiz.
Bizlerin; üreten yaratan senarist ve yönetmenler olarak bu olumlu ve olumsuz görüşlerimizin içeriğinde hiçbir siyasi parti veya kurum ve oluşumun izleri aranmamalıdır.
Türkiye ancak sanatla dünyaya kendini anlatabilir. Dünyada sanatın gücü ve etkisi ortadadır.
Tüm bunların ışığında ülkemizin sinema sanatını gelişmesi ve güçlenmesi amaçlayan bir kanun teklifinin temel ruhu, bu sanatın daha özgür ortamlarda yeşerip büyümesi olmalıdır.
TBMM’nin bu kanun teklifi içeriklerini tartışmayı ve olumlu bir noktaya getirilmesini siyasi partilerinin aralarındaki polemikler üstüne çıkararak stratejik bir devlet politikası olarak ele alacağı umudundayız.
Not: Kanun teklifine ilişkin görüşlerimiz ektedir.
İmzacılar: Nuri Bilge Ceylan, Çağan Irmak, Erden Kıral, Kadir İnanır, Derviş Zaim, Reis Çelik, Yılmaz Erdoğan, Ezel Akay, Mustafa Şevki Doğan, Tayfun Pirselimoğlu, Ali Özgentürk, Emin Alper, Özcan Alper, Mehmet Eryılmaz, Yeşim Ustaoğlu, Hasan Özgen, Pelin Esmer, Mahmut Fazıl Coşkun, Ercan Kesal, Belmin Söylemez, Biket İlhan, Aslı Özge, Murat Düzgünoğlu, Canan Gerede, Cemil Ağacıkoğlu, Selim Evci Atalay Taşdiken Onur Saylak, F. Serkan Acar, Ali Aydın, Ferit Karahan, Erdem Tepegöz, İnan Temelkuran, Tunç Davut, Yüksel Aksu, Handan Öztürk, Mustafa Kara, Nihat Durak, Semir Aslanyürek, Fikret Reyhan, Hakkı Kurtuluş, Kaan Müjdeci, Hüseyin Karabeyi, Melik Saraçoğlu, Zeynep Dadak, Ramin Matin, Aydın Bulut, Turgut Yasalar, Sinan Kesova, Aydın Orak, A. Taner Elhan, Sadullah Şentürk, Bahadır Karataş, Murat Şeker, Ragıp Türk, Erkan Tahhuşoğlu, Gürsel Ateş, Özkan Küçük, Faysal Soysal Hikmet Yaşar Yenigün, Nejla Demirci, Fırat Gürsoy, İsmet Arasan, Naci Çelik, Berksoy Dersu Yavuz, Kemal Alptekin, Aliye Uçar, A. Ayben Altunç, Kibar Dağlayan, Yiğit Orhan, Oğuz Mustafa Ünlü, Atıl İnaç, Murat Saraçoğlu, Batur Emin Akyel, Arif Hakverdi.
Sinemacıların bildiriyle birlikte sundukları öneriler:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu’na
GENEL YAKLAŞIM
2004 yılında sinema sektörü, ilgili bakanlık ve TBMM’nde genel katılımıyla çıkarılmış olan 5224 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklemesi Hakkında Kanun, ülkemiz sinema sanatının önünü açmış darbeci dönemlerin yasaklayıcı cezalandırıcı yöntemlerini ortadan kaldırmıştır. Bu açılımla sinemamız ciddi bir büyüme ve uluslararası başarılar elde etmiştir. Yürürlükteki yasanın eksiklerini tamir ederek sinemamızın ulusal ve uluslararası alanda daha da büyümesi için Sinema Genel Müdürlüğü ve sinema sektörü uzun süredir uyumlu ortak bir çalışma yürütmüş olmakla birlikte taslağın meclise gönderilen hali üzerinde farklı bakışlar ortaya çıkmıştır. Meclisimizin ilgili komisyonuna sunulan yasa taslağının son halini incelediğimizde bazı maddeler üzerinde görüşlerimizi sizlere iletmenin sektörümüz ve dolayısı ile ülkemiz açısında daha faydalı olacağı kanaatine vardık.
GÖRÜŞLERİMİZ
1- Taslak, yürürlükteki kanunun eksiklerini giderici ve destekleme biçimini daha da kolaylaştırıcı bir öz taşımaktadır. Desteklerin geri ödemesize dönüşmesi ile oldukça ileri bir yaklaşım göstermiştir. Ayrıca ortak dış yapım desteğinin tanımlanmış olması ise hem ülkemizin tanıtımı açısından önemli bir adım olmuş, hem de sektörümüzün yapacağı işbirlikleri ile elde edeceği deneyim ve pazarlama kapasitesine önemli katkı sağlayacaktır. Bunların dışında da sektöre katkı sağlayacak önemli ekler yapılmıştır.
2- Her çıkan yeni yasa nasıl ki geriye doğru işlemez prensibindeyse, yine her çıkan yasa bir önceki anlayışın gerisine düşemez ilkesinden hareket etmelidir. Bu anlamda önerilen teklifte bazı maddeler eski yasanın gerisine düşmüştür.
a) MADDE 7: Yeni önerilen yasanın ‘Uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulamaz’ önermesi daha ileri bir yasa önerisinde yer almamalıdır
b) Aynı maddede yer alan ve ülkemizde düzenlenen film haftaları ve festivallere davet edilen filmlerin sınıflandırmaya tabi tutulması da önemli bir sorunu beraberinde getirecektir. Örneğin A festivali ortalama 200-250 filmle program yapmaktadır. Bu filmlerin o süre içinde değerlendirilip sınıflandırılması ve bu neticeye göre program yapılıp kataloglar basılmasını imkânsız hale getirir. Kaldı ki değerlendirme kurulunun bu kadar filmi izleyip değerlendirme yapması da zaten zor bir şeydir. Ayrıca varsayalım ki, A Çocuk Filmleri Festivali organizasyonuna 150 çocuk içerikli film davet ettik. Önerilen yasaya göre ‘Eğer değerlendirmeye sokulmayacaksa +18 yaş işareti konur’ uygulanırsa. Bu festivalin bir çocuk filmleri festivali olmaktan çıkacağı ortada değil midir? Tüm bunların dışında haftalık olarak çekilip tv’lerde yayınlanan dizilerin bu kadar şiddeti ve ayıbı önerdiği halde bir sınıflandırmaya tabi tutulmazken, sinema filmlerinin bu kadar yaygın izlenmemesine rağmen böyle sert bir denetime tabi tutulmaya çalışılması önemli bir eşitsizliği ortaya koymaktadır.
c) MADDE 6’da yer alan değerlendirme komisyon üyelerinin belirlenme biçimi son derece sakıncalıdır. Komisyonları oluşturan 7 şer üyenin sadece üçünü Sinema Meslek Birlikleri seçecek. Bu önerilen 3 üye içinden bakanlık uygun bulduğunu seçecek ve uygun bulmadığının yerine yeni öneri isteyecek. Geri kalan 4 üyeyi ise yine bakanlık kendi inisiyatifi ile seçecek. Bu komisyonların doğru proje seçebilmesi için özellikle yönetmen, yapımcı ve senarist ağırlıklı olması yani sinema sektörü ana ağırlıkta olması şarttır. Yasa bu haliyle çıkarsa değerlendirmeler ne yazık ki iyi bir film projesini değerlendirmekten ziyade çeşitli ilişkileri değerlendirme ihtimalini ortaya koyabilir… Siyasetler üstü mesleki yeterlilik kurulların oluşumunun ana ilkesi olmalıdır.
d) MADDE 9: ‘Sinema Donanım Desteği’ bu olumlu destektir. Ama asıl sorun bu günde büyük tartışmalara neden olan üretim, dağıtım ve salon tekelleşmesidir. Sektörün ‘anti tekel yasasına aykırı’ itirazlarına rağmen Mars/AFM birleşmesi, yapımcı, aynı zamanda dağıtımcı ve aynı zamanda salon sahibi tekelleşmelere izin verilerek bu günkü problemin temeli oluşturulmuştur… Bu gün büyük salon işletmecileri bağımsız filmlere kapılarını tamamen kapatmış durumda. Bütün Avrupa’da olduğu gibi bağımsız salonlar zincirinin oluşturulması ve bu oluşumun olabilmesi içinde yerel yönetimlerin ve bakanlığın bu salonlara yıllık destek vermeleri gereklidir. Yoksa bağımsız sinema yaşayamaz. Bakanlığın desteklediği filmlerin sinemalarda gösterim alanı bulamamasının altında yatan neden budur. Bu nedenle bu taslakta olumlu önermeler vardır ama yaygın gösterim salonlarının dışında bağımsız filmlere salonların açılmasını teşvik edecek bir maddenin olması zaruridir. Bağımsız filmleri özellikle de bakanlığın desteklediği filmler gösteren sinema salonlarına destek verilmesi çok faydalı olacaktır. Bu destek sayesinde salon sahibi destek aldığı için daha ucuz biletle bağımsız filmi salonuna sokacak ve seyirciyle buluşmasına ortam yaratacaktır. Bu destek aynı zamanda sinema izleyicisini de desteklemek anlamı taşıyacaktır. Zaten bu yasanın var olma nedeni ülkemizde nitelikli sinema sanatının üretimi ve bilinçli bir seyirci ortamının yaratılması amacı taşımasıdır..
e) MADDE 14’de tanımlanan çekim alanlarında izin, ücret ve güvenlikle ilgili Koordinasyon Kurullarının işleyişi daha açık tanımlanmalıdır. Karışıklığı önleyecek olumlu bir maddedir ama açık tanım yapılmadığı takdirde çekilecek filmlerin senaryolarını isteyip ve bu senaryonun bölgede çekilip çekilmeyeceğine karar vermeye kalkan bir makamla karşılaşabiliriz. Bu da yıllardır sıkıntısı çekilen ortak dış yapımların Türkiye’ye gelmemesinin temel nedeni olan bürokratik engelin daha da derinleşmesine neden olur.
f) MADDE 10 geçici 4- Teklif kanunun yürürlüğe girmesinden önce destek almış ve sözleşme imzalayarak mali yükümlülüğünü tamamlamış ama hala filmleri yapım aşamasında olanların bu kanundan yararlanmasında bir sorun olmamalıdır. Çünkü bu konuda yeni yasanın sözleşme kurallarından farklı bir şey olmayacaktır. Sadece yeni yasanın önerdiği ‘GERİ ÖDEMESİZ’ işleminden yararlanmış olacaklardır. Bu da ilgili makamları bürokratik mesaiden kurtaracaktır.
SONUÇ
Her yeni yasa bir önceki yasaya göre daha ileride daha ön açıcı ve kolaylaştırıcı olmalıdır. Ayrıca her yasanın temelinde olması geren ‘Yasanın Ruhu’ ilkesinde, sinema sanatını yapan her bireyin ülkesine ve insanlarına iyi şeyler yapma ön görüsünü özünde barındıran bir güven atfederek vatandaşlarına güvenme duygusunu kaybetmemelidir. Yüce meclisimizin gereğini en iyi şekilde yapacağına inancımızla çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.”
Külliyede toplantıyla onaylandı
Sinemada yapımcılarla işletmeciler arasındaki anlaşmazlığı sona erdirmek için hazırlanan düzenlemeyi de içeren “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 18 Ocak 2019 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ocak’ta Beştepe’deki külliyede aralarında Oyuncular Sendikası Genel Başkanı Demet Akbağ, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar’ın da bulunduğu sinema sektöründen temsilcilerle bir araya geldi ve toplantıda yasayı onayladı. Sabah’ın haberine göre, Yılmaz Erdoğan, teklifinin kısa sürede TBMM Genel Kurulu’na gelmesi ve yasalaşmasına işaret ederek “Sorunlarının çözümü noktasında daha önce böyle bir ivme ve hızı görmediklerini” söyledi. Senarist ve yapımcı Bahadır Özdener “Başkanlık sistemini son iki haftada idrak ettik. Sağladığınız birlik sayesinde artık bizim aramızda ayrılık gayrılık olmaz” dedi. Şahan Gökbakar ise Erdoğan’ın yasayı onaylamasının “tarihi bir imza” olduğunu söyledi.
Barış Atay: ‘Sinemacılığın yüz karasısınız’
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili ve oyuncu Barış Atay, sektörden isimlerin Erdoğan’la bir araya gelmesine tepki gösteren bir açıklama yaptı. Atay, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Sansür yasası imzalanırken, RTE’nin önünde, suratlarında gülücüklerle el pençe divan duran, korkudan gıkını çıkarıp yasa hakkında tek kelime edemeyen oyuncular, yönetmenler; sizler sinemacılığın yüz karasısınız. Bu yasa sizin eseriniz. Bugünleri hiç unutmayın!” ifadelerini kullandı. Atay’ın yanı sıra Müfit Can Saçıntı, Ezel Akay, Şenay Aydemir gibi sektörden isimler de yasaya tepki gösterdi.
2018 yılında “Sadece Diktatör” adlı oyunu Artvin’de, İstanbul Kadıköy’de ve Ankara’da yasaklanan Atay, kurucu üyesi de olduğu Oyuncular Sendikası’nın Genel Başkanı Demet Akbağ’ın engelleme ve yasaklama kararları karşısında sessiz kalmasını eleştirmişti.
Karar Resmî Gazete’de
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın külliyedeki toplantıda imzaladığı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılmasıyla Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 30 Ocak 2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlandı.
AK Parti’nin iktidardaki ilk yıllarında ve Erkan Mumcu’nun kültür bakanı olarak görev yaptığı 2004 yılında çıkartılan yasanın maddelerinde değişikliğe gidilerek yapılan yeni yasa 13 maddeden oluşuyor. Buna göre;
‘Destekleme Kurulları’ oluşturulacak
Proje geliştirme, ilk uzun metrajlı kurgu film yapım, uzun metrajlı sinema film yapım, ortak yapım, senaryo ve diyalog yazım, animasyon film yapım, kısa film yapım, belgesel film yapım, çekim sonrası, dağıtım ve tanıtım ile yerli film gösterim destek türlerinde yapılan başvuruları değerlendirmek ve desteklenecek olanları belirlemek üzere destekleme kurulları oluşturulacak. Kurul sekiz kişiden oluşacak.
Değerlendirmesi ve sınıflandırması yapılmamış filmlere 18+ yaş ibaresi
Ülke içinde üretilen veya ithal edilen sinema filmlerinin, ticari dolaşıma veya gösterime sunulmasından önce değerlendirilmesi ve sınıflandırılmasını yapılacak. Uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulamayacak. Değerlendirme ve sınıflandırması yapılmamış olan sinema filmleri; festival, özel gösterim ve benzeri kültürel ve sanatsal etkinliklerde ancak “18+” yaş işareti ile gösterilecek. Daha önce Bakanlıkça değerlendirme ve sınıflandırması yapılan filmler, ilgili etkinliklerde aldıkları işaret ve ibarelere uygun olarak gösterilecek. Söz konusu etkinliklerde gösterimi yapılacak filmlerin taşımaları gereken işaret ve ibarelerin her türlü tanıtım ve gösterim alanında kullanılması zorunlu tutulacak.
Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarına sinema donanım desteği verecek
Kanunla birlikte Bakanlık, sinema alanındaki etkinlik, proje ve faaliyetleri destekleyecek, etkinlikler düzenleyecek ve bu alanda ödüller verecek. Uluslararası festivallere ve yarışmalara katılım ile bunlara ilişkin tanıtım faaliyetlerini de destekleyecek. Bakanlık, kamu kurum, kuruluş ve kamu tüzel kişilerine sinema donanım desteği sağlayacak, “ihtiyaç sahibi sinema sanatçılarına veya sinema sektörü çalışanlarına” maddi destek verecek.
Film öncesi reklamlar 10 dakikayı geçmeyecek
Sinema filmi öncesinde gösterilen reklamların süresi 10 dakika ile sınırlı tutulacak. Fragman gösterim süresi en az üç, en fazla beş dakika olacak. Kamu spotları ve sosyal sorumluluk projelerine ilişkin gösterimler belirtilen sürelere dâhil edilmeyecek. Sinema filmi gösterim arası 15 dakikayı aşmayacak.
Sinema biletlerine yeni düzenleme
Sinema salonu işletmecileri, sinema biletini içeren abonelik, promosyon, kampanya ve toplu satış faaliyetleri gerçekleştiremeyecek. Bilet ile mısır veya başka bir ürünün satışı birleştirilerek yapılamayacak.
Sinema topluluklarından ortak mesaj: ‘Sinema sessiz kalmayacak’
Kamuoyunda sansür yasası olarak adlandırılan yeni sinema yasasına tepkiler gecikmedi. Birdunyafilm çatısı altında toplanan yedi kuruluşun imzaladığı ortak bir bildiri yayımlandı. Fikrisinema, Sinematopya, Bakınız, Apartmansineması, Karanlıksinema, Zaytung, Arakatsineması’nın imzacı olduğu bildiride yeni yasa kapsamında sinema sektöründeki emekçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi konulara değinilmediği vurgulanarak yalnızca büyük yapımcıların haklarının gözetildiğine dikkat çekildi.
“Reklam sürelerinin sınırlandırılması ve bilet fiyatlandırmalarına yönelik düzenlemeler ile sinema seyircisinin yararını gözetmesi açısından olumludur ve desteği hak etmektedir” ifadelerine yer verilen açıklamada yeni düzenlemenin sansürün önünü açtığı şu sözlerle aktarılıyor: “5224 sayılı kanunun güncellenen 6. ve 7. maddeleriyle birlikte yerli ve yabancı filmlerin desteklenmesi ve vizyon izinlerinin verilmesi için oluşturulacak kurullar aracılığıyla pekiştirilen sansür mekanizmasının kamuoyunda yarattığı endişe göz ardı edilmemelidir. Ülkemizde zaten yoğun bir şekilde uygulanan sansürün bu kanun ile sinema sektörü özelinde muhafaza edilip yeniden onaylanmasına karşı sinemacıların sessizliği rahatsızlık vericidir. Sanatsal ifade özgürlüğünün kâr peşindeki birkaç tüccar tarafından kültürel alanı siyasi hedefleri doğrultusunda dizayn etmeyi amaçlayan iktidara peşkeş çekilmiş olması kabul edilemez. Bu bağlamda sinema sektörünün ‘temsilcileri’ gerçek sinemaseverleri temsil etmemektedir. Seyircinin neyi izlemek istediğine karar verme sorumluluğu kendisinden başkasına ait değildir.”
Bildiri Twitter’da #SinemaSessizKalmayacak etiketiyle paylaşıldı ve kısa sürede büyük bir destek gördü. Sinemacıların yanı sıra kamuoyunda da geniş yankı buldu.
‘Yollara Düştük’ erişime açıldı
Yasaya tepki gösterenlerden biri de yönetmen Deniz Yeşil oldu. Yeşil, 2019 yılının 1 Mayıs’ında erişime açmayı planladığı 2014 yapımı belgeseli “Yollara Düştük”ü aynı yılın Şubat ayında internette dolaşıma soktu. Senaryosunu Deniz Yeşil, Meral Hanyabat ve Çiğdem Hacısoftaoğlu’nun kaleme aldığı belgesel filmde sinema emekçilerinin 1977 yılında sansürü protesto etmek ve sinemayı özgürleştirmek için İstanbul’dan Ankara’ya 3 gün süren yürüyüşleri anlatılıyor. Kurgusu da Yeşil’e ait olan belgeselin müziklerinde Görkem Tekin, Boran Mert, Deniz Altı Kanatları, İbrahim Odak ve Cahit Berkay’ın imzası var. İlk olarak 2015 yılında İstanbul Film Festivali’ni protesto eden sinemacıların Taksim’deki sansür yürüyüşünün ardından Abbasağa Parkı’nda düzenlenen forumda gösterilen belgesel, 10. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin açılışını yaptı. Boston, Münih, Londra gibi pek çok ülkede ve şehirde seyirciyle buluşan “Yollara Düştük” 51. Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nde ve 34. İstanbul Film Festivali’nde finalist olarak seçilmiş, ancak sansür nedeniyle festivallerden geri çekilmek durumunda bırakılmıştı.
Belgesel bugün hâlâ YouTube üzerinden izlenebiliyor.
Yeni sinema yasası 1 Temmuz 2019’da yürürlüğe girdi
“Değerlendirme ve sınıflandırma sonucunda uygun bulunmayan filmler, ticari dolaşıma ve gösterime sunulamaz” maddesi sansür tartışmalarına yol açan ve sansür mekanizmasının yasal bir zemine oturtulması nedeniyle eleştirilen yeni sinema yasası 30 Ocak 2019’da Resmî Gazete’de yayımlansa da yasanın uygulanmaya başlaması 1 Temmuz 2019’u buldu. Buna sebep ise kanunla öngörülen kurullar ve komisyonların, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde oluşturulacak olmasıydı. Altı aylık sürecin tamamlanmasıyla birlikte yeni sinema yasası 1 Temmuz 2019 itibarıyla uygulanmaya başlandı.
Sinema krizinin ayyuka çıktığı 2018-2019 yıllarında ayrıca sinema filmlerinin dijital platformlarda gösterime girmesi de başka bir tartışma yaratmıştı. Yılmaz Erdoğan’ın “Organize İşler: Sazan Sarmalı” filmi Netflix’te, film sinemalarda ikinci haftasındayken gösterilmeye başlanınca tepki çekti. Ancak yeni yasada gösterime giren filmlerin ne zaman dijital platformda gösterilebileceğine dair bir madde bulunmuyor. Bunun üzerine yasada görülen boşlukları dolduracak yeni bir yönetmelik hazırlandı.
22 Ekim 2019’da Resmî Gazete’de yayımlanan “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” dijital platform polemiğine yönelik bir maddeyi de içeriyor. Buna göre; bir sinema filminin gösterime çıktıktan sonraki 5 ay içinde TV veya dijital platformlarda yayımlanamayacak. Bir diğer tartışma konusu olan reklam süreleriyle ilgili olarak da sinema salonlarında film gösterimleri sırasındaki reklam süreleri 10 dakika ile sınırlandırıldı ve film öncesinde en az 3 dakika fragman gösterilmesi zorunlu hâle getirildi. Ayrıca yeni yönetmelikte filmlere ilişkin yaş sınırlamaları da ele alındı. Buna göre yaş sınırları Genel İzleyici, 6A, 6+, 10A, 10+, 13A, 13+, 16+ ve 18+ olarak yeniden düzenlendi ve bundan sonra fragmanların da yaş sınıflarına tabii tutulacağı açıklandı.
#Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun#Sinema Yasası
Biraz unutmuştum hafızamı tazelemek için çok güzel bir yazı olmuş.