‘Alevi vali yok!’
Pervin Buldan (İstanbul, HDP) – Kayyum darbesiyle seçim sonuçlarını ortadan kaldırdınız çünkü politikanız darbecilerden farklı değildir. Belediyelerinizi yolsuzluk çukuruna batıran kayyumlarınız Kürt halkının ana diline, kültürel değerlerine her gün saldırmaktadır. (HDP sıralarından alkışlar) OHAL KHK rejimiyle Türkiye’yi yasaklar ülkesi yaptınız çünkü yasakçısınız. Nefret iklimiyle siyasal ve toplumsal kutuplaşma yarattınız, eşitsizliği ve ayrımcılığı büyüttünüz, toplumsal barış zeminine büyük zarar verdiniz, adalet duygusunu yok ettiniz, cezasızlığı yargının rehberi yaptınız. Sansür yasası çıkardınız, gazetecileri tutukladınız çünkü hakikate düşmansınız ama gerçekleri asla karartamayacaksınız. Tarihin, toplumun ve siyasetin hafızası yaptığınız her şeyi karşınıza çıkaracaktır.
Mustafa Elitaş (Kayseri, Ak Parti) – Bu ülkede yaşayan Kürt de bizim, Zaza da bizim, Alevi de bizim. “Biz hep birlikte Türkiye’yiz” diyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Ama sadece bir zümreyi seçerek faşizan bir şekilde particilik yapmak…
Ali Şeker (İstanbul, CHP) – Bir tane Alevi vali yok!
Mustafa Elitaş (Kayseri) – Açık ve net söylüyorum, arkadaşlarımız buradan ifade ettiler. Şu anda Kürt halkına en büyük zulmü yapan PKK’dır, PKK’nın temsilcileridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu herkes böyle bilsin. Bu Parlamentoda, Güneydoğu’da yaşayan kardeşlerimizin Kürtlerin, Zazaların, Alevilerin, Sünnilerin kim yaşıyorsa haklarını samimiyetle savunan Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şu anda da Cumhur İttifakı aynı şekilde devam etmektedir.
Ali Şeker (İstanbul) – Bir tane vali var mı konuşuyorsun? Bir tane vali yok konuşuyorsun.
Mustafa Elitaş (Kayseri) – Ama buradan bir ırkçılık yaparak, bir zümreyi kendisine maske tutarak “Onların hakkını savunuyorum” diyerek, onları dağa kaldıranlar, Diyarbakır Annelerinin evlatlarının Türkiye’ye dönmesi için, vatana dönmesi için PKK’nın zulmünden…
Hakkı Saruhan Oluç (İstanbul, HDP) – Sayın Elitaş, önce size bir şey söylemek istiyorum: Siz bir zümreyi savunmaktan söz ettiniz. Şimdi, bakın, ben size şu sıralarda oturanlarla ilgili bir şey söylemek istiyorum, yanımda bir Zaza oturuyor, onun yanında Kurmanci, Ezidi, arkamda oturan Alevi Türk, işte Kürt Alevi… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Başkan – Sayın Oluç, lütfen…
Hakkı Saruhan Oluç (İstanbul) – …onun arkasında oturan Türk. Niye söylüyorum? Biz bir zümreyi savunmuyoruz…
Hüseyin Yayman (Hatay, Ak Parti) – Demokrasiyi savunun, demokrasiyi.
Hakkı Saruhan Oluç (İstanbul) – …biz bu Türkiye’deki bütün farklılıkların, farklı inançların, kimliklerin, ana dillerin, kültürlerin eşit ve özgür koşullarda bir arada yaşamasını savunuyoruz.
Oya Eronat (Diyarbakır, Ak Parti) – Öyle demedin ama öyle demedin.
Hakkı Saruhan Oluç (İstanbul) – Bu bir zümreyi savunmak değil, siz diyorsunuz ya “Biz bütün herkesi kucaklıyoruz” diye. Biz zaten kucaklamışız herkesi ve bu, hepimizin ortak değeri hâline gelsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
‘Kültürel hâkimiyet kurmaya çalışan eril politikalar’
Remziye Tosun (Diyarbakır, HDP) – Diyarbakır’a kayyum atanmasının ardından siyasi operasyonlarla birlikte kültürel bir kırım da yaşanıyor, yaşatılmak isteniyor. Öyle ki yandaş bir gazeteci siyasi operasyonların kültürel etkisinin olmadığı itirafında bulundu. Tabii, bu kırım sürecine pratikte kolluk ve yargının eşlik ettiğini görüyoruz. Tek bir partinin ve yandaşlarının çıkarlarına kültürel hâkimiyet kurmaya çalışan eril politikalar oluşturuluyor. İktidarda kalmak için tüm olanaklar kullanılıyor. Bunun için savaş politikalarından medet umuluyor, toplumda ise baskı politikaları artırılıyor. 2015 yılından bugüne toplumun yaşadığı acılarla yüzleşmek yerine derinleştiriliyor. Diyarbakır kayyumu 2015 yılından bugüne gerek sosyal gerek ekolojik tahribatların yaşandığı Sur’da, yurttaşların fikri alınmadan Kültür ve Turizm Bakanlığıyla birlikte festival düzenledi. Festivale katılan Dicle Üniversitesi öğrencileri derslerinden muaf tutuldu. Hatta festival boyunca programlarda yoklama alındı ve hatta “Festivale gelmezseniz dersimden kalırsınız” tehditleri yapıldı. Kayyumların kadın kurumlarını, Kürt halkının dilini, kültürünü, coğrafyasını hedef aldığını defalarca dile getirmiştik. Bu sefer çeşitli bakanlarca bu yağma ve talan düzeni devam ediyor. Kültür Bakanlığı eliyle düzenlenen festival ve ardından mitingde Kürt halkının seçilmişlerine dil uzatıldı.
‘Netflix kültür emperyalizminin en güçlü silahı’
Arzu Erdem (İstanbul, MHP) – Değerli milletvekilleri, Türk toplumunun temel taşı olan aile, ekonomik ve sosyal gelişmelerin yol açtığı olumsuzluklara karşı korunmalıdır. Son zamanlarda bilgisayar, internet, video oyunları, çizgi filmler ile hızla gelişen sektörün yarattığı sanal dünyanın çocuklar, gençler ve yetişkinler üzerindeki etkilerine ait tartışmalar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sürmektedir. Piyasaya her yıl çıkan yüzlerce yeni bilgisayar oyunu başta görsel efektleri, sosyal medya üzerindeki reklamları ve aksiyon sahneleri olmak üzere etkileyici senaryolarıyla dünya genelinde milyonlarca çocuğumuzu etkisi altına almaktadır.an… Şu an dünyada da görülen örneklerle beraber yaklaşık binin üzerinde çocuk bu oyunlar dolayısıyla intihara sürüklenmiştir. (…)
Değerli milletvekilleri, dijital yayın platformlarına da değinmek istiyorum. Başında; Netflix ülkemiz aleyhine yayın içerikleriyle millî, manevi, ahlaki değerlerimizi ayaklar altına almayı hedeflemektedir; aynı zamanda, kültür emperyalizminin en güçlü silahıdır. Birkaç ülke hariç, bütün dünyada milyonlarca aboneye ulaşmaktadır. Yayınladığı “3 Altında: Arcadia Hikâyeleri” adlı çocuk animasyon çizgi filmde -bakın, Netflix’te çocuk animasyon bir çizgi filmden bahsediyorum- burada 9,10 yaşında 2 kız çocuğu birbiriyle öpüştürülerek maalesef çocuklar farklı yönde yönlendirilmektedir. “13 Commandments” isimli dizide Atatürk ve Erdoğan fotoğrafları kullanılarak Türkler, barbar ve katil olarak gösterilmiştir. Yine, Netflix platformunda yayınlanan “İkinci Dünya Savaşı” konulu belgeselde hastalıklı Türk ve Türkiye düşmanlığı yapılarak bir tarihî belgeselde bile Türkiye’nin toprak bütünlüğüne el ve dil uzatılmaktadır. Bunun gibi örnekler çok fazla. Daha fazla örneğe girmek istemiyorum. İncelediğinizde hepiniz bunları göreceksiniz ve tespit edeceksiniz. Küresel çetelerin Türkiye’ye dayatmaya çalıştığı sözde Ermeni soykırımı yalanı, özellikle yine hain FETÖ terör örgütünün de propagandasını yapan “Another Life” diye bir dizi var, burada da aynı şekilde bunları görmekteyiz.
‘Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti’
Olcay Kılavuz (Mersin, MHP) – Gazi Atatürk’ün hitabıyla: “Ey Türk gençliği! Sultan Alparslan bize ebedî bir vatan bırakırken yanında siz vardınız; Fatih Sultan Mehmet Han’la yeni bir çağa kapı araladınız; vatan uğruna millet yolunda destanlar yazarken “Hey onbeşli!” diyerek Çanakkale’de, Kafkasya’da adınıza ağıtlar yaktırdınız; Gazi Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyeti kurduğunda ondan ilham aldınız; varlığınız ve adanmışlığınız, zekânız ve inanmışlığınız Türk vatanına ve Türk milletine olan yıkılmaz mensubiyetiniz ve sarsılmaz aidiyetinizle yüce Türk devletinin ve büyük Türk milletinin teminatı ve güvenceleri sizlersiniz.” Merhum Ömer Seyfettin’in “Ey gençler, sizi bekleyen vazifeler pek ağırdır. Siz bütün dünyaca silinmek istenilen bir milleti kurtaracaksınız; uyanınız, galebe için düşmanlarınızı tanımak lazımdır.” çağrısı tarihî bir uyarıdır.
İbrahim Aydemir (Erzurum, Ak Parti) – Bravo!
Olcay Kılavuz (Devamla) – Bu doğrultuda, Türk gençliğini millî güvenlik sorunu olarak tanımladığımız uyuşturucu ve madde bağımlılığı bataklığına çekmek isteyenlerin, terör örgütlerinin ağına düşmesini bekleyenlerin, deistleştiğini ve ateistleştiğini iddia ederek manevi anlamda dayanıksız bırakmaya niyetlenenlerin tuzaklarını başlarına yıkmak önceliğimizdir. Türk gençliğinin dış odaklarca fonlanan aile kurumumuza, ahlaki değerlerimize, milli kültürümüze düşman olan LGBT sapkınlığı ve sapıklığı yönlenmesini düşleyenlere, sokak röportajlarında içeriği zehirli sorular yönelterek Türk gençlerinin Türk vatanını terk etmesini dileyenlere karşı Türk tarihinin kahramanlarını Türk gençliğinin mihmandarı yapmak en temel vazifemizdir. Türk kültürünün yüksek anlamlarını kavrayıp Türk gençliğinin yoluna ışık tutmak esas gayemiz, Hoca Ahmet Yesevi’den Hacı Bektaşi Veli’ye iman hakikatlerini aktarmak asıl meselemizdir.
İbrahim Aydemir (Erzurum) – Helal olsun, bravo!
Olcay Kılavuz (Devamla) – Merhum Cemil Meriç’in “Biz apayrı medeniyetin çocuklarıyız; bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin.” ifadeleri doğrultusunda, Türk gençliğinin, Türk kültür ve medeniyetiyle bezenmesini sağlamak en temel görevimizdir. Bu bağlamda, Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletiyle nitelikli, vatanına, milletine, dinine, devletine bağlı hayırlı bir gençlik yetiştiren, eğitimden kültüre, spordan sanata, marka projeler üreten, her kademesinde görev yapmaktan şeref duyduğum Türk gençliğinin yegâne adresi Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfının çalışmaları her türlü övgünün, takdirin üzerindedir. Bu vesileyle Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sayın Ahmet Yiğit Yıldırım’a, Ülkü Ocaklılara, Türk gençliğine yönelik başarılı çalışmalarından ötürü teşekkür ediyorum.