Sanat kavrayıştır.
Birçok anın, olayın taşıyıcısıdır. Sanat aracıdır aynı zamanda. Hayatın içindedir. Gözümüzün önünde olup biteni (aşikâr olanı) gözden kaçırdığımız anların uyarıcısıdır. Düşündürendir, geliştirendir, sorgulayandır sanat.
Bireysel ve kolektiftir. Çoğu zaman kendi iç dünyamıza kapı açar. Kendimizi tanımamız, kendimizle yüzleşmemiz için bir iç yolculuğun tetikçisidir. Kendi yolculuğumuzun başkalarının dünyalarına taşınmasına aracılık eder. Farkındalıktır, bütünleştiricidir, paylaşımdır.
Sanatın görevi doğrudan doğruya toplumsal, sosyolojik ya da siyasal değişimler yaratmak değildir elbette. Ancak sanat bu değişimlerin ivmesidir. Çünkü sanat hayal gücüdür. Üretkendir, geçişkendir, birikimdir. Harekete geçirendir. Daha iyiye ihtiyaç yaratandır. Kötüyü ve iyiyi, gerçeği ve hayali kavramaya, başka gözle görmeye vesiledir. Yorumlayandır. Gelişimin önünü açan, ilham ve cesaret verendir.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesinin gerçeğini kavrayışında, ileriyi gören vizyonuyla ona olmaz denen büyük Cumhuriyet hayalini kurdurtan ve olmaz deneni başarma azmini, cesaretini veren derin bir kültür birikimi vardı. Bu birikimin bir parçası olarak şüphesiz sanatın Cumhuriyet aydınlanmasındaki payı büyüktür. Bu nedenle Atatürk büyük yıkımdan çıkmış, yoksul ve yılgın bir halkın Cumhuriyetle bağını kurarken ekonomik kalkınma, kaynak yaratma ve adil düzen kadar önem vererek halkını sanatla buluşturmayı önemsemiştir.
“Sanatsız kalan bir halkın hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözü bir klişe değil devrimlerin azmini, başarısını sağlayan umudun ve iyileşme ihtiyacının vurgusudur. Bu kimi zaman az önce bahsettiğim bireysel iyileşme kimi zaman da kolektif iyileşmenin parçası olarak, birlikte olma bilincinin kaçınılmaz parçası olarak da önemlidir.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken ülkemizin yaralarını sarmak için en ez ekonomik kalkınmaya, hukuksal düzene, hak ve özgürlüklerin geri kazanımına duyulan ihtiyaç kadar önemli bir ihtiyaç da iyileştirici, birleştirici ve ilham verici olan kültürel birikim ve sanata olan ihtiyaçtır. Hayalimizdeki geleceği kurmak için bu kavrayış ve birikim mayamız olmalıdır. Aydınlanma devrimlerinin ışığında ülkemizin iyileşme ve yeniden inşa sürecine hazırız. Cumhuriyetin, aydınlanmacı fikrinin kaldıracı olan kültür ve sanat alanının geçmişi ve geleceğini, ihtiyaç ve birikimini bu alanın sahipleriyle yani sizlerle bilim insanları ve sanatçılarla irdelemek istiyoruz.
Çok önemsediğimiz bu buluşmaya katkılarınızla değer katmak üzere davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. İzniniz olursa öncelikle bu buluşmaya ev sahipliği yapan değerli başkanımız Tunç Soyer’e teşekkür etmek isterim. O İzmir’in değil ülkemizin şansı. Toplumsal, halkçı ve katılımcı belediyecilik anlayışı ile ülkemizi ileriye taşıyacak kavrayışın en güzel örneklerine imza atıyor. Bugün sizlerle buluşuncaya kadar uzun bir kurgu, hazırlık sürecimiz oldu. Henüz bir fikirdi sevgili Eren Aysan’la masa başına oturduğumuzda, Taylan Özgür Üstün, Kültür Daire Başkanımız Ceren Ünsever ve ekibi, Adnan Saygun Kültür Merkezimizin Müdürü Emel Akçay Özer ve ekibiyle birlikte olgunlaştı, gelişti ve buradayız. Bu sürece katkıları ve kolaylaştırıcılıkları için onlara ve tabii en çok da size teşekkür ederiz.
Yazının başlığı Kültür Meclisi tarafından oluşturulmuştur.