Yayıncılık sektörü uzun zamandır krizde. Geçen yıllarda, hammadde ve diğer üretim kalemlerinde dövize bağlı maliyet artışı gündeme gelmiş, 2022’nin başında yayıncılar hükümete ve ilgili yetkililere ‘acil çağrıda’ bulunmuştu. Üzerine, derinleşen ekonomik krizin sonuçları eklendi ve bugün, daha az ve daha pahalı kitabın üretildiği, satışların düştüğü, dergilerin kapandığı bir tabloyla karşı karşıyayız.
Bu krizin içinde, yazar, çevirmen gibi alan üreticileri haklarını alamadıklarını söylüyor, ‘paylaşım sorununa’ dikkat çekiyorlar. Tüm bunların yanında, kitap toplatma kararları ve muzır ilanlarıyla somutlaşan sansür vakaları var.
Yayıncılık alanındaki durumu, hükümetin ‘acil çağrıya’ yanıtını, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sunulan Yazılı Kültürü Koruma Yasası’nın kapsamını ve bağımsız kitapçıları koruyacak Sabit Fiyat Yasası’nın akıbetini, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk’e sorduk:
İstanbul Kitap Fuarı’nın açılışında, kitap üretiminin geçen yıla göre yüzde 22 oranında azaldığınız açıkladınız. Kâğıt gibi temel giderlerde dövize bağlı maliyet artışıyla birlikte, üretimin azalmasının nedenleri nedir?
Kitap üretiminde geçmiş yıllara göre üretimin düşmesinin ana nedenleri şöyle sıralanabilir: Kâğıt fiyatları pandemi sonrası artan hammadde fiyatlarıyla beraber tüm dünyada artmıştı. Ancak ülkemizde 2021 Ekim ayından itibaren kitap kâğıdında 700 Euro olan ton fiyatı bugün 1.150 – 1.200 Euro’ya dayanmış durumda. Sektörümüzün neredeyse yüzde 50’sinin kullandığı birinci hamur kâğıt fiyatları, kapak kâğıtlarında kullanılan Amerikan Bristol ve kuşe kâğıt fiyatları 1.100 USD seviyelerindeyken, 2021 sonlarında ve 2022 yılında 1.650 – 1.750 USD seviyelerine kadar çıkmıştı. Bu tutarların döviz bazında olduğu ve 1.5 yıl içinde döviz kurların neredeyse üç katı arttığı düşünüldüğünde, toplamda 5 kat artmış kâğıt fiyatlarından söz etmek mümkün. Ancak yayıncıların sınai üretim maliyetlerinin içinde kâğıt önemli bir hammadde ancak üretim maliyetlerimizdeki önemli artışlarda matbaaların fiyatlamalarında enerji fiyatının 6.5 kat artmış olması ile kalıp, boya, tutkal fiyatlarının 3-4 kat artmış olması, baskı maliyetlerimizin 3 kat artmasına neden olmuştur.
Tüm bu maliyet artışlarının yanı sıra 2021 ve 2022 yılının bazı aylarında kâğıt satışı yapan firmaların satışlarını nakit üzerinden yapmaları da vadeli dönen yayıncılık sektörünün üretimini kısmasına neden olmuştur.
Aynı düşüş kitap satışlarında da görülüyor mu? Ekonomik krizle okurların alım gücünün azalması yayıncıları ve de üretimi nasıl etkiledi?
Artan maliyetler nedeniyle kitabın perakende satış fiyatlarındaki artışlar, maliyet artışından daha az olmasına karşın kitap satışlarını etkiledi. Satışlarda göreceli olarak yüzde 25 – yüzde 40 oranında, adet bazında düşüş gözlendi.
Sektördeki bu daralma, yayınevlerinin kapanmasına ya da küçülmesine neden oldu mu?
Bazı küçük ölçekli yayıncılar üretimlerini durdurduklarını ilan ederken birçok yayıncı yayın programında değişiklikler yaparak daha az kitap yayımlamayı tercih etti.
Aynı konuşmada, 2021 verilerine göre, Türkiye’nin yayıncılık alanında dünyanın 5. büyük sektörü olduğunu söylediniz. Bu başarının kaynağı nedir? Dünyada yayıncılık alanında genel bir kötüye gidiş mi var?
Bu veri dünyada yeni kitap yayımlamada bizim ülkemizdeki bağımsız yayıncılığımızın 90 bine yakın kitap yayımlamasıyla gerçekleşti. Bu verinin kaynağının, 2021 yılının daha çok Eylül ayındaki kriz öncesi, yayıncıların yayımladığı yeni kitaplar olduğu unutulmamalıdır. Ancak bizim ülkemizde yayıncılığın dünyayı başka ülkelere göre daha çok takip ettiği ve çeviri kitapları başka ülkelere göre daha çok yayımlıyor oluşumuzun da etkisi olduğunu düşünüyoruz.
‘Taleplerimiz karşılık bulmadı’
Geçen yıl bugünlerde, “Kitap Dünyamızın Acil 2022 Çağrısı” başlığıyla bir açıklama yayımladınız. Yayıncılığa devlet teşvikinin artırılmasını, kütüphane sayısının ve kitap alımlarının artırılmasını, hammaddede dışa bağımlılıktan kurtulmaya yönelik adımlar atılmasını, yayıncılar ile yazarlar, çevirmenler gibi üreticiler üzerindeki vergi yükünün kaldırılmasını talep ettiniz. Bu taleplerle ilgili herhangi bir düzenlemeye gidildi mi?
Ne yazık ki kütüphanelere kitap satın alım bütçelerinin görece artırılması dışında çağrımızın dikkate alınmadığını ve bir iyileştirmenin olmadığını gözlemledik. Ancak başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere bazı yerel yönetimlerin yeni kütüphaneler açarak ve bütçe ayırarak kitap satın almaları ve okurlara sunmaları sevindirici bir gelişmeydi.
Yine aynı konuşmada Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun güncellenmesi gerektiğini söylediniz. Nasıl bir değişiklik yapılmasını istiyorsunuz?
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda 2011 yılından bu yana beklenen değişiklikler yasadışı korsan kitapla ilgili caydırıcı tedbirlerin alınması. Özellikle korsan dijital PDF paylaşımlarının önüne geçilerek ülkemizde yaratıcılığın desteklenmesi istenmekte.
‘Yazılı Kültürü Koruma Kanunu taslağı bakanlığa sunuldu’
Aynı zamanda, “Sektörün beklediği Yazılı Kültürü Koruma Kanunu’nun bir an önce çıkarılmasını” istiyorsunuz. Bu kanun neleri kapsıyor? Halihazırda bir kanun taslağı var mı?
Birçok gelişmiş ülkede var olan yazılı kültürü koruma ve yayıncılığı geliştirme kanunlarıyla kültürün korunması, insanların çok yaygın kütüphaneler yoluyla kitaba kolayca erişebilmeleri hedeflenmekte. Özellikle kültürün önemli taşıyıcısı olan kitabevlerini, e-ticaret savaşlarıyla yaşanan yıkıcı indirimleri kısıtlayarak korumaya alıp, kültürel faaliyetlerin en önemli merkezi haline getirilmesini sağlar. Böyle bir taslağı yayıncılık sektörü tüm paydaşlarıyla hazırlayıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’mıza sundu.
Geçen gün bir yayıncı, yayıncılık maliyetlerini sıralarken, “Yayınevi kitapları yüzde 45-65 indirimle dağıtımcıya veriyor” dedi. “Küçük kitapçı, büyük kitapçıların indirimini alamadığı için mağdur” diye ekledi. Yayıncılar neden dağıtımcılar veya büyük internet mağazalarıyla yüzde 45-65 indirimle çalışıyor? Bu büyük indirimler, üretilen kitabın fiyatına nasıl yansıyor?
Yaşanan krizle beraber zincir mağazaların, internetten kitap satan sitelerin indirim ve vade talepleriyle karşılaşan yayıncıların bir kısmı, raflarda kendilerine yer bulabilmek adına yüksek indirimler yapmak zorunda kalabiliyorlar. Bu indirimler çok doğal olarak perakende satış fiyatının göreceli olarak artmasına neden olabiliyor.
Kitapta Sabit Fiyat Yasası’nın çıkması özellikle bağımsız kitapçılar tarafından uzun zamandır talep ediliyor ama bu konuda bir gelişme olmadı. Gelişme olmamasının nedeni nedir?
Yukarıda aktardığımız yazılı kültürü koruma kanun taslağı kitapçıların uzun zamandır beklediği düzenlemeyi de içeriyor. Taslağın geliştirilmesi, sunulması zaman aldığı için umutla bir gelişme olacağını bekliyoruz.
‘Yayınevleri kadrolarıyla dayanışma halinde’
Bir süredir yazarlar ve çevirmenler yayıncılık sistemini eleştiriyor, haklarını alamadıklarını söylüyorlar. Hatta yazar Ahmet Büke, sektörde bir paylaşım sorunu olduğunu ifade etti. “En kolay bizim üzerimize basılıyor” dedi. Yaşanan zorluklar, yayınevlerinin yazar, çevirmen ve yayınevi çalışanlarına yönelik politikasının değişmesine neden oldu mu?
Dünyada iki türlü telif ödemeleri yapılmakta. Birincisi kitabın satışa sunulan perakende fiyatı üzerinden hesaplanarak tüm basılan kitapların telif bedeli eser sahibine ödenir. İkinci olarak net satışlar üzerinden eser sahibine yılda 2-3 kez ya da tek seferde telif bedeli ödenir; özellikle enflasyonist ortamlarda yazarların kitabın perakende satış fiyatı artışlarına göre teliflerinin ödenmesi herhangi bir hak kaybına neden olmaz. Ahmet Büke’nin telif bedelini nasıl aldığını bilmiyorum ama ikinci yöntemle telif ödemesini alması halinde sanırım eleştirisi olmayacaktır. Yayınevlerinin fiyat artışlarını yatırımını korumak için yaptığı unutulmamalıdır. Yazarın hem basım üzerinden telif alıp hem de fiyat artışlarından ek telif talebi kanaatimizce doğru değildir.
Yaşanan ekonomik zorluklar yayınevlerini ayakta kalmaya zorlarken başka sektörlerde yaşanan personel çıkarımları ve küçülmelerin yayıncılık dünyasında olmadığını gözlemlemekteyiz. Yayınevleri zor zamanlarda kadrolarıyla bir dayanışma içinde bu krizden çıkmayı düşünüyorlar.
#Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu#Kitap satışları#Kitap üretimi#Sansür#Türkiye Yayıncılar Birliği#Yazılı Kültürü Koruma Kanunu