Halkların Demokrasi Partisi’nin (HDP) 14 Mayıs seçimine ‘birlikte’ gireceği Yeşil Sol Parti’nin seçim bildirgesi yayımlandı. Ankara’da 30 Mart’ta yapılan toplantıya HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgül Uçar ve İbrahim Akın katılmış; Çiğdem Kılıçgün Uçar konuşmasında “Türkiye’nin çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı, çok dilli yapısına uygun yeni bir demokratik anayasayı yazmak için biz hazırız. İktidarın estirdiği faşizm ve kapitalist erkek egemenliğe karşı, eşit temsiliyet ilkesi ve İstanbul Sözleşmesi için geliyoruz” demişti. Seçim bildirgesinde de İstanbul Sözleşmesi birçok yerde anılarak, kadın haklarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine geniş yer veriliyor. Bildirgenin kültürle bağlantılı diğer önemli vurguları; çok kültürlülük, ifade özgürlüğüyle birlikte temel hak ve özgürlükler, kültürel haklar ve özgürlükçü laik anlayış.
Kültür ana gündem
Yeşil Sol Parti seçim bildirgesinin, neredeyse başından sonuna, kültür temelinde yazıldığı söylenebilir. Bununla birlikte, “Kültür Sanatın Özgürleşmesi İçin Buradayız” başlığı altında doğrudan bu alanla ilgili vaatler sıralanıyor.
Özellikle anadiline ve dillerin korunmasına, diğer bölümlerde de tekrarlanarak, önem verildiği görülüyor. Anadili hakkıyla ilgili uluslararası sözleşmelere taraf olunması; tehlike altındaki dilleri korumak için ‘Diller ve Kültürler Hafıza Merkezi’ kurulması; Türkçe dışındaki dillerle ilgili projelere pozitif ayrımcılıkla yaklaşılması; çok dilli yayıncılığın desteklenmesi; çok dilli sanatsal üretim alanlarının özgürleştirilmesi; halk kütüphanelerinin çok dilli yapıya kavuşturulması, bu kapsamdaki vaatlerden bazıları.
Bununla birlikte, Kürtçe için ayrı bir parantez açılarak; Kürt kültürünün anayasal güvence altına alınacağı, Kürt dilinin Türkiye’de resmen tanınması önündeki anayasal engellerin kaldırılacağı belirtiliyor.
Ayrıca, kültürel asimilasyonun önüne geçmek için geleneksel ezgilerin kayıt altına alınacağı ve yeni kuşaklara aktarılacağı ‘Çocuk Müzik Evleri’ kurulacağı söyleniyor.
Bölümde öne çıkan diğer başlık ekonomi. Bu bağlamda, artan yayın masrafları nedeniyle kapanma aşamasındaki yayınevlerine kamu bütçesinden kaynak aktarılacağı; pandemi ve ekonomik kriz sonucu sinema, tiyatro ve televizyon sektöründe artan sömürü düzenine son verileceği; tüm kültür sanat üretiminin kamu eliyle destekleneceği, sanatçılara, inisiyatiflere ve örgütlere kamu desteği sağlanacağı; bütçeden kültür sanata kaynak sunulacağı ifade ediliyor. Kültür Bakanlığı’nın bütçesinin genişletilmesinden ise ayrıca söz edilmiyor. Aynı fasılda, “Sanatçının telif haklarını gözetecek; ihlalden ve fikir hırsızlığından korunması için her türlü tedbiri alacağız,” deniliyor.
Sansür ve otosansür Türkiye’nin önemli bir sorunu. Yeşil Sol Parti bildirgesinde iki vaat var: Sansürü kaldırarak kültürel ve sanatsal emeğin güvence altına alınacağı ve mülki amirlerin kültürel etkinliklere karşı yasakçı tutumunun engelleneceği belirtiliyor. Bu vaatlerin nasıl gerçekleştirileceğinin yanıtı verilmiyor.
Kültür başlığındaki diğer maddeler şöyle:
- Sokak sanatçılarının devletin kolluk ve güvenlik güçleri tarafından keyfi bir biçimde engellenmesinin önüne geçmek ve sokak sanatçılarına güvenceli çalışma koşulları sağlamak için gerekli yasal düzenlemeleri yapacağız.
- Kültür ve sanat alanının her aşamasında cinsiyetçiliğe ve kadınlara yönelik çok yönlü şiddete son vereceğiz.
- Kültür ve sanat faaliyetlerinde yerel yönetimlerin etkisini artıracak ve yerel yönetimler ile kültür ve sanat alanında çalışma yürüten sivil toplum kuruluşlarının daha etkin rol almasını sağlayacağız.
- Gençlerin kamunun gerçekleştirdiği tüm kültürel etkinliklerden ücretsiz yararlanmasının önünü açacağız.
Toplumsal cinsiyet eşitliği
Toplumsal cinsiyet eşitliği, başta belirttiğimiz gibi, hem kadın hakları hem de LBGTİ+’ların haklarının korunması önceliğiyle Yeşil Sol Parti’nin seçim bildirgesinde. Yargıyla ilgili düzenlemeler açıklanırken, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan uluslararası sözleşmelerin iç hukukta şartsız koşulsuz geçerli olmasının sağlanacağı; ayrımcı, ırkçı, cinsiyetçi suçların etkin ve etkili soruşturulması ve cezalandırılması için mevzuatta düzenleme yapılacağı kaydediliyor.
‘Buradayız Kadınlarla Değiştireceğiz’ başlığının dikkat çekici detayı, bu bölümdeki kimi maddelerin kadınların dilinden yazılmış olması. Örneğin, “Güvencemiz olan İstanbul Sözleşmesi’ni geri getireceğiz ve etkin bir şekilde uygulayacağız,” ya da “Bizleri evlilik, giyim, yaş, cinsel yönelim, inanç, din, milliyet ve savaş siyaseti üzerinden bölmelerine, makbul/makbul olmayan diye ayırmalarına izin vermeyeceğiz” denilmiş.
Siyasette eşit temsil; Kadın Bakanlığı’nın kurulması; demokratik anayasanın kadınlarla yazılması; savaşa değil toplumsal cinsiyet eşitliğine bütçe ayrılması; eğitim sisteminde değişim, öne çıkan diğer sözler.
Bir başka vaat: “İşyerlerinde birbirinden farklı anadile, kimliğe veya kültüre sahip olanlara, kadınlara, LGBTİ+’lara, göçmen ve mülteci kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması için gerekli önlemleri alacağız.”
HDP ile birlikte, Emek Partisi’nin üç adayla listelerinden seçimlere gireceği Yeşil Sol Parti, 193 kadını vekillik için aday gösterdi. Selma Gürkan ve Sevda Karaca, EMEP’in adayları olarak listede.
İfade özgürlüğü ve özgür basın için
İfade ve basın özgürlüğü, Yeşil Sol Parti seçim bildirgesinde hem yargıyla ilgili bölümde hem de ‘Özgür Basın İçin Birlikte Değiştireceğiz’ ifadesiyle başlıklandırılan bölümde ele alınıyor.
‘Herkes İçin Adil Yargılama Hakkı’nda “Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü ve basın-iletişim özgürlüğü önündeki tüm yasal engelleri kaldıracağız” deniliyor. Kültür dünyasından kişilerin de sıkça maruz kaldığı ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçunun yasalardan çıkarılacağı; bant daraltma ve (şiddet, çocuk istismarı, ırkçılık, ayrımcılık halleri dışında) erişim engellerine son verileceği; kamu güvenliği gibi soyut gerekçelerle yayın, basım ve dağıtım özgürlüğünü engelleyen düzenlemelerin kaldırılacağı aktarılıyor.
‘Özgür Basın’ faslındaysa “Düşünce ve ifade özgürlüğü üzerindeki her türlü baskıya son vereceğiz” cümlesiyle özetlenen düzenlemeler var:
İnternetin, gazetecilerin özgürleştirilmesi; basın tekelinin dağıtılması; çoğulcu, çok sesli, anadilinde yayıncılığın güvence altına alınması; TRT’nin tarafsızlığa kavuşturulması vaat ediliyor.
Nefret suçu da altı çizilen konular arasında: “Geleneksel ve sosyal medyadaki her türlü nefret dilinin önüne geçeceğiz. Yayınlarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin gözetilmesini ve çocukların korunmasını tam güvence altına alacağız. Şiddeti, tacizi, istismarı, nefret dilini teşvik edecek yayınlara yönelik demokratik denetim mekanizmaları işleteceğiz.”
Özgürlükçü laiklik ve inanmama hakkı
‘Özgürlükçü laiklik’ ifadesi seçim bildirgesinde şöyle tanımlanıyor: “Devletin, dini ve inançları tahakküm altına almasına ve inançlara yönelik tekçi, inkârcı ve asimilasyoncu politikalara karşı özgürlükçü laikliği savunuyoruz. İnanç ve vicdan özgürlüğünü, inançların çoğulluğunu ve eşit yurttaşlığı Demokratik Cumhuriyet ile anayasal güvenceye almak için birlikte değiştireceğiz. Halkları ayrıştıran, yaşam biçimlerini, inançları ve dini değerleri baskı altına alan ve siyasetin aracı haline getiren AKP-MHP dönemine son vermeye geliyoruz.”
‘Yurttaşlara Eşitlik, İnançlara ve Kültürlere Özgürlük’ bölümünde bir kez daha inanma ve inanmama özgürlüğü ele alınmakta. İnanmama özgürlüğü ve inanmayanların haklarının, “Aleviler başta olmak üzere Hıristiyanları, Musevileri, diğer tüm inançları ve inanmayanları yok sayan anlayışa karşı halkların ve yurttaşların eşitliğini, inanç özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz” sözleriyle güvence altına alınacağı belirtiliyor.
Aynı bölümde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılması ve yerine ‘İnanç Hizmetleri Başkanlığının’ kurulması; zorundu din dersinin kaldırılması; tüm inanç merkezlerinin ibadethane olarak tanınması; kılık kıyafette laikliğin savunulması benimseniyor.
Öne çıkan diğer maddeler:
- Tüm inançların kutsal mekânlarının envanterini çıkartacak, tarihi öneme sahip mekânları koruma altına alacağız.
- Toplumsal barış ve geleceğe güvenle bakabilmek için onarıcı adaletin tesis edilmesini sağlayacağız. Yaşadığımız toprakların tarihinde halklara ve inançlara karşı yapılan katliam ve baskılar nedeniyle devlet adına özür dilenmesi için gerekli çalışmaları yapacağız.
- Yaşanan maddi ve manevi hak kayıplarının giderilmesi, katliam mekânlarının “utanç müzeleri”ne dönüştürülmesi için gerekli düzenlemeleri yaparak toplumsal yüzleşmeyi ve adaleti sağlayacağız.
Gençler, çocuklar ve eğitim
Eğitim alanı bildirgede üzerinde durulan bir başlık. Bilimsel, özgür ve anadilinde eğitimi sağlanması; 4+4+4 uygulamasının kaldırılması ve üniversitelerin özerkleştirilmesi vaat ediliyor. Aynı zamanda “Eğitim müfredatını tekçi, cinsiyetçi, merkezi, militarist, milliyetçi ve şoven içerikten arındırarak özgürlükçü laik, bilimsel ve demokratik bir niteliğe kavuşturacağız” deniliyor.
YÖK’ün kaldırdığı “Toplumsal Cinsiyet Tutum Belgesi”ni yeniden uygulamaya konulacağı; üniversite kampüslerinde “Cinsel Tacizi ve Saldırıyı Önleme Birimleri”nin kurulacağı; demokratik ve kadın özgürlükçü üniversiteler için “mor seferberlik” başlatacağı belirtiliyor.
Çocukların anadili, inanç ve kültürel haklarının korunması sözü verilirken; kültür, sanat, eğitim ve spor etkinliklerini ücretsiz ve erişilebilir olacağı vaadiyle, bir kez daha kültür hakkına değiniliyor.
Kent hakkı ve kent suçu
Bildirgede kültür politikalarının önemli bir başlığı olan kent hakkıyla ilgili maddelere de yer veriliyor. “Doğal ve kültürel varlıkları metalaştırarak sömüren kapitalizme karşı ekolojik toplumu inşa edeceğiz” denilen bildirgedeki ilgili vaatlerden bazıları şöyle:
- Kent hakkı, kentlerde ezilenlerin itiraz çığlığıdır, kenti değiştirme ve yeniden inşa etme hakkıdır. Kent hakkının anayasal bir hak olarak tanınması için birlikte değiştireceğiz.
- Kentleri ekolojik ve kadınların kendilerini özgür hissedecekleri yaşam alanları haline getireceğiz.
- Kent suçunu tanımlayıp mevzuata ekleyeceğiz.
#Anadili#İfade özgürlüğü#Kent Hakkı#LGBTİ+#Seçim Bildirgeleri#Toplumsal cinsiyet eşitliği#Yeşil Sol Parti