On kentte büyük yıkıma neden olan 6 Şubat depremlerinin ardından, birçok sivil toplum kuruluşuyla birlikte, sinema sektörü bileşenleri de kurtarma ve yardım seferberliğine katıldı. Kurtarma çalışmalarına destek için setlerde kullanılan ekipmanlar felaket bölgesine gönderilirken, depremlerin yarattığı yıkımı örgütlü bir şekilde aşmak ve sonrasına hazırlıklı olmak için Film Sektörü Afet Koordinasyon Kurulu oluşturuldu. Kurul bünyesinde 20’den fazla meslek birliği, sendika, dernek ve vakıfla birlikte emek bileşenleri de yer alıyor.
Sinema TV Sendikası Genel Sekreteri Damla Kırkalı, Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri Sercan Gidişoğlu ve Sinema Eseri Yapımcıları Meslek Birliği (SEYAP) Yönetim Kurulu Üyesi Yamaç Okur, Film Sektörü Afet Koordinasyon Kurulu’nun çalışmalarını, depremden etkilenen sektör emekçilerinin nasıl destekleneceğini ve izlenimlerini Kültür Meclisi’nde anlattı.
‘Çağrımız hızlı karşılık buldu’
Sinema TV Sendikası, yıkımın ilk günlerinde, arama-kurtarma çalışmalardaki ekipman eksikliğine dikkat çekerek dijital platformlara, televizyon kanallarına ve yapımcılara setleri durdurma çağrısında bulundu. Çağrıda set ekipmanlarının, arama-kurtarma çalışmalarında kullanılmak üzere deprem bölgelerine gönderilmesinin, devam eden dizi, film projelerinde kullanılmasından daha elzem olduğu ifade edildi. Sinema TV Sendikası Genel Sekreteri Damla Kırkalı, çağrının hızla karşılık bulduğunu söyledi:
“Birçok duyarlı meslektaşımız ile yapım, ekipman ve karavan şirketleri zaten bu yönde bir adım atmayı düşünmüştü. Çağrımızla beraber pek çok geri dönüş aldık. Özellikle ışık ekipmanlarını kullanmayı bilen sektör çalışanları, kendi aralarında organize olup bölgeye gittiler.”
Damla Kırkalı, ekipmanların deprem bölgelerine ulaştırmak için AKUT ve SAR’la irtibat kurduklarını, bazı yapımların da kendi inisiyatiflerinde yönlendirme yaptığını aktardı. “Ayni desteğin yanı sıra, mazot gibi ihtiyaçların sağlanmasına da yardımcı olunduğunu” belirten Kırkalı, karavan, jeneratör ve ışık ekipmanlarının Kahramanmaraş ve Hatay başta olmak üzere birçok deprem noktasında kullanıldığı anlattı:
“Karavanlar yaşamsal malzemelerin taşınması, depremzedelerin geçici barınması, desteğe giden insanların dinlenmesi, sağlık çalışanlarının ihtiyaçları gibi amaçlar için kullanıldı. Çanta ve mobil jeneratörler ise gece yapılan arama kurtarma çalışmalarının ışıklandırılmasını sağladı.”
Yamaç Okur dizi setlerindeki ekipmanların bölgelere film ekipleriyle birlikte ulaştırıldığını söyledi:
“Setler milli yas süresince yapımcıların ve sendikaların ortak kararıyla durdu. Zaten ekiplerden arkadaşlarımız ve oyuncular birçok araçla deprem bölgelerine gitmişlerdi. Setlerde kullanılan jeneratör, karavan gibi birçok araç deprem bölgelerine film ekipleriyle birlikte gönderildi.”
Sektörel envanter çıkarılacak
Film Sektörü Afet Koordinasyon Kurulu, sektör bileşenlerinin hızla bir araya gelmesiyle, 10 Şubat’ta kuruldu. Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri Sercan Gidişoğlu’nun aktarımına göre, kurul, ilgili bakanlıklarla da iletişim halinde:
“İlk üç gün bireysel çabalar ön plana çıktı. Depremin üçüncü günü kurumlar arasında diyaloğa başladık, birbirimizden haberdar olmaya çalıştık. Hemen bir toplantı organize edildi ve kurul oluşturuldu. Kurulun içinde de küçük komiteler kuruldu. Kamuyla irtibat sürmekte. Kültür Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi gerekli bakanlıklarla çalışmalar yürütülüyor. Çünkü ileride bölgede yapacağımız projelerde elbette kamu otoritesiyle, bakanlıklarla birlikte hareket etmemiz gerekecek. Onlarla da toplantılar yapıldı.”
Kurul, depremlerden etkilenen bölge halkına ve yaralanan sektör çalışanlarına destek olmak için çalışıyor. Aynı zamanda, bundan sonraki afetlere karşı neler yapılabileceğiyle ilgili projeler geliştiriliyor, “Nasıl daha iyi koordine olabiliriz ve depreme yönelik eğitimlerin verilmesini nasıl sağlayabiliriz” sorulara yanıt aranıyor.
Film Sektörü Afet Koordinasyon Kurulu ayrıca, sektörün depremden ne boyutta etkilendiğini tespit etmeye uğraşıyor. Gidişoğlu, bu amaçla hazırlanan formu tüm sektör çalışanlarına ulaştırdıklarını söyledi:
“Biz, sektörümüzdeki insanlardan ne kadarının bu afetten etkilendiğini tam olarak bilemiyoruz. Vefat eden arkadaşlarımız kimler, kimler yakınlarını kaybetti, kimlerin yakınları yaralı kurtuldu, ne ölçüde kayıpları var? Öncelikle bunu öğrenmek istedik ve Koordinasyon Kurulu olarak bir form hazırlandı, bu form üyelere gönderildi. Şu anda veriler toplanıyor. Bilgiler elimize ulaştığında yaşanan afetin sektörel bilançosunu görmüş olacağız ve yaralarımızı sarmaya çalışacağız. Mart ayının başında fotoğrafı daha net bir şekilde görebileceğimizi umuyorum.”
SEYAP üyesi Okur’a göre, elde edilen bilgiler uzun vadeli planlamalar yapılabilmesine imkân verecek:
“Umarım, film sektörü bileşenlerinin gerçekleştireceği projelerin hem meslektaşlarımıza hem de deprem bölgesine önemli katkıları olacak. Deprem maalesef çok büyük bir bölgeyi etkiledi, yardım süreçlerini de uzun vadeye yayarak doğru bir şekilde planlamak gerekiyor.”
‘Sürdürülebilir bir fon sistemi kurulması kritik’
Sinema TV Sendikası’ndan Damla Kırkalı, depremden etkilenen sektör çalışanlarının öncelikli olarak sağlık, barınma ve istihdam anlamında desteklenmesi gerektiğini belirterek “Bunun için de münferit değil, sürdürülebilir bir fon sistemi kurmak çok kritik. İstihdam anlamımda da bir networking sistemi sağlamak gerek. Sektördeki meslek örgütleri, dernekler, kooperatifler, emek bileşenleri ve sendikalar sayesinde bu networking sistemi kurulacaktır” dedi.
Kırkalı aynı zamanda, yıkımın psikolojik boyutuna dikkat çekti:
“Deprem mağduru meslektaşlarımızla beraber, sahada gönüllü olarak çalışan meslektaşlarımızın psikolojik desteğe erişiminin sağlanması da önem arz ediyor. Diğer yandan afet bölgelerinde rehabilitasyon sürecine film gösterimleri, eğitimler gibi etkinliklerle katkıda bulunmak istiyoruz. Tüm bu süreçte herkese rol düşüyor. Doğru iletişim, projelendirme, koordinasyon ve uygulama için sektörün tüm alanlarında çalışan meslektaşlarımızın destek göstermesi, kurumların da maddi ve manevi anlamda taşın altına elini koyması gerekiyor.”
Kurul ve bünyesindeki bileşenler, bölgede edindikleri deneyimler odağında eğitimler de düzenleyecek. Bunlardan biri, ses kayıt cihazlarının kullanımıyla ilgili olacak:
“Bir afet durumundaki teknik gereksinimlerle sektörün teknik dinamikleri arasında tabii ki farklar var. Bunlardan bir tanesi de filmlerde, dizilerde kullanılan ses kayıtçılarının kapasitesi. Zira arama kurtarma çalışmalarında kullanılması gereken cihazlar sismik-akustik aletler ve bu bizim kullandığımız kayıtçılardan çok farklı. Ses Teknisyenleri Birliği’nin önerisi ve talebi doğrultusunda Sinema TV Sendikası olarak bu aletleri kullanma eğitimine yönelik ilk adımımızı attık. En kısa sürede bu eğitimden geçmek isteyen ses teknisyeni arkadaşlarımıza bu olanağı sağlamak istiyoruz.”
‘Dayanışma yaşatır cümlesinin altı doldu’
6 Şubat ve sonrasında farklı illeri vuran depremlerin ardından, arama kurtarma çalışmalarından bölgeye yönlendirilen yardımların yerine ulaşamamasına kadar pek çok alanda sıkıntı yaşandı. Sercan Gidişoğlu, sahadaki meslektaşlarından benzer bilgiler aldıklarını aktardı:
“Deprem bölgesinde organizasyon eksikliklerinden çok söz edildi. Biz bunu hem medyadan, sosyal medyadan takip ettik hem de orada olan bildiğimiz üyelerden, arkadaşlarımızdan, tanıdıklarımızdan ve ulaştığımız kişilerden teyit ettik. Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu üyelerimizden biri. İlk günden itibaren onlar sahadaydı. Onlarla yaptığımız konuşmalarda ve görüşmelerde –ulaşabildiğimiz zamanlarda tabii, biz de onlara uzun süre ulaşamadık– orada çok ciddi sıkıntıların olduğunu gördük. İlk aşamada kurtarmada büyük sıkıntı yaşandı tabii. Kurtarma çalışmaları devam ederken birçok yardım toplandı, yardım yağdı aslına bakarsanız. Türkiye’deki dayanışma ruhuyla oldu bu. Ama o yardımların maalesef gittikleri yerlerde AFAD koordinasyonunu beklediği ve yardım dolu tırların ihtiyaç sahiplerine kolay ulaştırılamadığı bilgilerini aldık.”
“Burada örgütlülük daha çok sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla sağlandı. Hem siyasi partiler hem sivil toplum kanadındaki örgütlenmeler daha ilk gün, henüz devlet koordinasyonunun girmediği, Hatay’daki bazı yerlere, köylere bile girmişti, ulaşmıştı. Bu insanlar kendi çabasıyla bir şeyler örgütlemeye, insanları kurtarmaya, orada yardım bekleyen insanlara da yardım etmeye çalıştılar. İhtiyaç Haritası ve Ahbap’ın yanı sıra, bazı siyasi partilerin organizasyonlarının alanda ne kadar güçlü olduğunu gördük. Sendikamızın hep söylediği ‘Dayanışma yaşatır’ cümlesinin altı dolu, gerçek bir cümle olduğunu burada bir kez daha gördük. Dayanışma gerçekten yaşatıyor. Koordinasyonsuzluk ve görevini yerine getirmesi gerekenlerin ihmali ise öldürüyor. Değerli meslek büyüğümüz oyuncu Orhan Aydın ağabeyimizin kızı Eylem Şafak Aydın maalesef günlerce enkaz altında kurtarılmayı bekledi ve cansız bedeni enkazdan çıkarılabildi. Şimdi Eylem’i depremin öldürdüğünüz söyleyebilir miyiz?”
Sercan Gidişoğlu, tüm bu tablo karşısında, özellikle ayni yardımların toplanmasında ve ulaştırılmasında zorluklarla karşılaştıklarını belirterek, sivil toplum örgütlerine yönelik düzenleme yapılması gerektiğini vurguladı:
“Sivil toplum adına bir başka zorluğu dile getirerek sözlerimi bitirmek istiyorum: Maalesef bu tarz afetlerde maddi anlamda bir şeyler yapmak isteyen çok fazla insan oluyor, bizim kendi üyelerimiz arasından da oldu. Biz güvenilir kurumlar olarak maddi anlamda bağışlar toplayıp bu bağışları aktarmak konusunda büyük sıkıntılar yaşıyoruz hâlâ. Maalesef devletin buradaki bakışı, bu yardım mekanizmasını tekeline almak istemesi olayları çok zorlaştırıyor tüm sivil toplum kuruluşları için. Elbette bunları kötüye kullanmaya çalışan kurumlar da olacaktır, fakat güvenilir kurumlar, meslek örgütleri, en azından üyelerinin bildiği, tanıdığı, güvendiği kurumların bunu yapamaz duruma gelmesi, bu konuda kanunlar nezdinde biraz paralize olması aslında önemli bir sıkıntı. Uluslararası partnerlerimiz de bize yardım etmek istiyor, fakat biz maddi yardımları kanunen toplayıp dağıtmak konusunda zorluk yaşadığımız için formüller üretmek zorunda kalıyoruz. Sektör olarak bu formüller üzerinde hâlâ çalışıyoruz. Sivil toplumun yardım toplamasıyla ilgili mutlaka düzenlemeye ihtiyaç var. Bunlara izin verilmeli.”
“Umarım bu göçük altından sadece insanlarımız değil, toplumumuz bir değişimle, yeni bir umutla çıkar. Yoksa böyle felaketler maalesef ‘kaderimiz’ hâline gelecek. Bunun kaderimiz olmaması için belki de hep beraber ekonomik, sosyolojik, politik ve kültürel olarak bu değişimi yaratmak zorundayız.”
#6 Şubat depremleri#Damla Kırkalı#deprem#Film Sektörü Afet Koordinasyon Kurulu#Oyuncular Sendikası#Sercan Gidişoğlu#SEYAP#Sinema TV Sendikası#Yamaç Okur