Beats By Girlz Türkiye, müzik ve müzik teknoloji alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için çalışan bir girişim. Türkiye’de bu alanda, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda nasıl bir tablo var?
Türkiye’de özellikle mühendislik ve teknoloji alanlarında toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten girişimlerin yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Biz, teknolojiyi ağırlıklı olarak yaratıcı endüstriler bağlamında ele aldığımız için biraz daha farklı bir noktada bulunuyoruz.
Müzik endüstrisini, kültür ekosisteminin bir parçası olduğunu düşündüğümüzde buradaki problemlerin bütünlükte de kendini tekrar ettiğini söyleyebiliriz. Kültür-sanatın ve teknolojinin yalnızca ayrıcalıklı kesimler tarafından erişilebilir olması gibi bir gerçekle karşı karşıyayız.
Müzik prodüksiyonunda kadın temsiliyetinin yüzde 2 civarlarında olduğu biliniyor. Türkiye’de bu konuda çok nitelikli araştırmalar da henüz yapılmış durumda değil. Fakat yapılan şarkılarda aranjörlük, prodüktörlük ve bestecilik gibi alanlarda yine kadınları ağırlıklı olarak göremiyoruz.
Beats By Girlz, New York merkezli bir oluşum. Birçok ülkede faaliyet gösteriyor. Tüm dünyada dertler büyük oranda ortak ama ülkeden ülkeye özgünlükler, farklı sorunlar var mı? Türkiye nasıl bir konumda?
Türkiye’de sektörün toplumsal cinsiyet eşitliği dışında kayıt-dışı çalışma koşulları gibi pek çok problemi bulunuyor. Nitelikli bir mekanik dağıtım (CD, plak, kaset) oturmamışken dijitalleşmeye doğru giden yolda sanatçıların bilmesi, takip etmesi gereken çok çeşitli konular olduğunu görebiliyoruz.
Ayrıca nitelikli istihdam koşullarının da sağlanmadığını düşündüğümüzde kültür-sanat endüstrisinin risk kategorisinde görüldüğü, dezavantajlı konumda olan grupların (kadın ve LGBTİ+’lar gibi) buradan bu nedenle de uzaklaştıklarını biliyoruz.
Dünyanın farklı bölgelerindeki Beats By Girlz chapter’ları tamamen bağımsız ve başka gündemlerle faaliyet gösteriyor. Bu da, merkezi bir yapıdansa bizlere bir ağ esnekliği sağlamış oluyor.
Bu alanda, eşitliğin sağlanabilmesi için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
Türkiye’de dezavantajlı gruplara yönelik sanat çalışmaları daha önce yapılmıştı. Fakat kreatif sektörler ve teknolojiyi eşitlikçi bir zeminde ele almak açısından baktığımızda bazı ilkleri gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim.
Şu ana kadar farklı işbirlikleriyle eğitimler verdik. Amatör ya da profesyonel sanatçılara, kariyerlerinin farklı aşamalarında destek olabilecek projeler oluşturduk. Festivale kadar 200’ün üzerinde kişi eğitimlerimize katıldı. Bunun yanında daha kreatif işbirlikleri de yürüttük. Kreşendo isimli bir mail bültenimiz var. Burada eğitimlerimize katılmış kişiler, gönüllülerimiz ya da bağımsız olarak kültür-sanatla ilgilenmek isteyen bir yazar kadrosuna sahibiz.
Ağırlıklı hedef kitlemiz genç kadınlar. Fakat yürüttüğümüz atölye çalışmalarına daha ileri yaş grubundan kişileri de kabul ettiğimiz oluyor.
‘Yeterli donanım sağlanmıyor’
“Müzik üretiminin demokratikleşmesi ve erişilebilir olması için” için nasıl bir sisteme ihtiyaç var? Eğitimden sektör içi dinamiklere kadar, neler yapılmalı?
Öncelikle resmi olarak müzik eğitimi alınan yerlere bakmak gerekiyor. Konservatuar öncesi neredeyse herkese belli bir düzeyde bir müzik eğitimi veriliyor. Fakat bunun Türkiye çapında niteliğini tartışmamıza gerek yok sanıyorum.
Konservatuarlar ağırlıklı olarak müzisyen kadınlar için aslında öğretmen olabilecekleri bir başka kurum. Özetle, nitelikli bir müzisyen adayının geçmesi gereken çok zor koşullar oluyor.
Sektöre adım atarken yeteri kadar donanımla atılmadıklarını söylemek gerekiyor. Özellikle teknik beceriler bu sektörlerin geleceklerini belirliyor.
Sektörde de eşit koşullarda var olunamıyor. Tıpkı sinema sektöründe olduğu gibi karar veren, sanatsal ve kariyer inşası anlamında kritik roller alan pozisyonlarda kadın ve LGBTİ+’ları ağırlıklı olarak göremiyoruz.
Türkiye’de kadın müzisyenler arasında meslek içi örgütlenme ve dayanışma ne durumda? Örgütlü hareketin güçlendirilmesi için önerileriniz nelerdir?
Sadece müzisyenler, kadınlar değil, genel olarak örgütlülüğün en az olduğu sektör müzik endüstrisi. Sinema, tiyatro vs. gibi alanları karşılaştırarak söylüyorum. Bunu bir kenara koyarak küçük gruplar halinde birbirini desteklemek için oluşan küçük gruplar mevcut. Örgütlü hareketin güçlenmesi için, Türkiye’de sanatçılar arasında da demokrasi kültürünün ve hak arama mücadelesinin güçlenmesi gerektiğini söylemek gerekir sanırım. Aslında bu soru daha geniş bir cevabı hak ediyor.
‘Kalıpsız, kuralsız, önyargısız’
Bu yıl ilk kez ‘eşit, kapsayıcı, ‘birlikte’ sloganıyla bir festival düzenlediniz. Türkiye’den ve yurtdışından konuklarınız vardı. Festivalde neler ele alındı? Nasıl geçti?
Festivalin güçlendirici etkisi hâlâ üzerimizde iyi ki. Açıkçası festivallerin iptal edildiği, özellikle müzisyen kadınlara yönelik linç kampanyalarının (hatta tutuklama kararlarının!) olduğu bir iklimde gerçekleştirdiğimiz için oldukça temkinliydik. Fakat bu olumsuz tabloya rağmen her şey oldukça iyi geçti diye düşünüyorum.
Üç günde toplamda 15.778 ziyaretçiyi ağırladık, festival süresince 13.763.262 dijital etkileşim aldık. Festivalimiz 15 atölye, 10 konuşma, 2 stand-up gösterisi, 9 konserin yanı sıra çevrimiçi etkinliklerle de İstanbul’da alternatif bir müzik ve teknoloji buluşmasına sahne oldu. #BuFestivalBizim diyerek yola çıktığımız festivalde “kalıpsız”, “kuralsız”, “önyargısız” bir şekilde birlikte öğrenip birlikte tasarlamayı amaçladık.
Birçok kültür kuruluşu ve markayla işbirliği yapıyorsunuz. Bu ortaklıklardan söz eder misiniz? Girişiminizin sektör içinde geniş bir destek gördüğü söylenebilir mi?
Açıkçası Türkiye şartlarında yeni bir marka olduğumuz için bence alabileceğimizden çok daha az destekle festivali gerçekleştirdik. Bu anlamda ilk senemizden bizi destekleyen tüm kurumlara ne kadar teşekkür etsek az olur.
Festivalin ana destekçileri arasında Mavi, Paribu, Hepsiburada, Yves Rocher, Zuhal Müzik, Uber, Vitruta, TikTok yer alırken Yapı Kredi bomontiada başta olmak üzere Babylon, Postane ve Atölye de festivalin mekân destekçileri arasındaydı. Kültür kurumlarından British Council, Culture Civic ve Sivil Düşün işbirliği ve Şişli Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşen festivalin programı üç gün boyunca atölyeler, konuşmalar, forum ve konserlerle dolu doluydu. Aposto, Argonotlar, Artful Living, calling, Dadanizm, dergy, Kafa, Kafa Radyo ve Medyascope da festivalin medya destekçileri arasındaydı.
Girişimin daha çok destek görmesi gerektiğini düşünüyorum, biz markalarla nitelikli ve uzun erimli ilişkiler kurma niyetiyle hareket ediyoruz çünkü.
#Beats By Girlz#Beats By Girlz Türkiye#LGBTİ+#müzik endüstrisi#Toplumsal cinsiyet eşitliği