Kültür Meclisi’nde kasım ayında beş kültür kuruluşu, dört kültür üreticisi, iki meslek örgütü, bir siyasi parti temsilcisinin görüşleri aktarıldı. Akademik alandan dört yazıyla birlikte, iki kültür üreticisinin yazıları yayımlandı. Sekiz siyasi partisinin programı incelendi. Millet İttifakı ile Emek ve Özgürlük İttifakı’yla ilgili haberler yayımlanırken; TBMM tutanaklarında kültür gündeminin kaydı tutuldu.
Kasım ayında, kültür kuruluşları, meslek örgütleri ve kültür üreticilerinin, ekonomik ve yasal düzenleme talepleri ön plana çıktı. Öte yandan, Millet İttifakı’nın anayasa değişikliği önerisi gündeme gelirken, DEVA Partisi’nin Kültürel Atılım Eylem Planı’nda da yasal düzenlemeler ele alındı.
Kültür Meclisi’nin Kasım ayı gündeminde öne çıkan görüşler şöyle:
Yasal düzenleme talebi
Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı, GalataPerform’un kurucusu Yeşim Özsoy, Türkiye’de özel tiyatroların karşı karşıya olduğu sorunları, mevzuatta nasıl düzenlemeler yapılmasını istediklerini anlattı. Yeşim Özsoy, “Mevzuatta tiyatro tanımının ve ilgili yasaların olmamasına, ticari statünün vergi ağırlıklarından özel tiyatrolara destek yönetmenliğinin işleyiş ve içeriğine kadar sistemle ilgili birçok problem var” dedi. Özsoy ayrıca, “Kültürel işletme ya da sahne işletmesi gibi bir statüye geçerek tiyatroların üzerindeki vergi yükünü azaltmak, sponsorluk kanunlarının iyileştirilmesi yoluyla bağış alma özelliğinin kazanılması, tiyatro bilet geliri üzerindeki KDV oranının düşürülmesinin” öncelikli talepleri olduğunu aktardı.
Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği Genel Koordinatörü, Avukat Hatice Demir, LGBTİ+ odağında yasalar, Ak Parti’nin anayasa değişikliği önerisi ve LGBTİ+’ların talepleri üzerine sorularımızı yanıtladı. Hatice Demir, “En başta Anayasa’da eşitliği düzenleyen 10. Madde’ye cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin eklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu bir tanınma talebi. Bizim yasalarda adımızla sanımızla var olmamızın algının değişmesi adına politik bir anlamı var” dedi.
ma music center Koordinatörü Şêrko Kanîwar, akademinin çalışmaları, Kürtçe müzik ve karşı karşıya oldukları engellerle ilgili sorularımızı yanıtladı. Şêrko Kanîwar “Baskıcı, inkâr edici, yok sayıcı politikalarla, tek dil anlayışıyla sorun sadece derinleşir, çözülemez bir hâl alır. Türkiye’de yaşayan tüm halkların kültürel hakları anayasal güvenceye alınıp, hükümetler ve yerel yönetimler kültürel çalışmalara tam destek olmalı” dedi.
İzmir’deki Yerdeniz Kitapçısı’nın sahiplerinden, çevirmen Nuray Önoğlu, Yerdeniz Kitapçısı’nı, bağımsız kitapçılarla yayıncılar ilişkisini ve kitapçıların nasıl korunabileceğini anlattı. Nuray Önoğlu, “Niçin Sabit Fiyat Yasası’nın çıkarılmasını istiyoruz? Çünkü zincir mağazalar ve internet kitapçıları pazarlık güçlerini kullanarak çok büyük indirimlerle kitap alabiliyor ve yine büyük indirimlerle satabiliyor” dedi. Önoğlu ayrıca, ekonomik krizin kitapçıları etkilediğini söyledi: “Kitap almaya gelip fiyatını öğrenince almadan çıkanlar çoğaldı. Eskiden ayda sekiz-on kitap alan okur, şimdi dört-beş kitap alabiliyor. Bilhassa öğrenciler ve dar gelirliler kitap almakta hakikaten zorlanıyor.”
Müzik Yorumcuları Meslek Birliği Başkanı, sanatçı Burhan Şeşen, müzik yasakları, müzisyenlere saldırılar ve sanatçı hakları üzerine sorularımızı yanıtladı. Burhan Şeşen, kanunların uygulanmadığına dikkat çekti, “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu genel olarak haklarımızı koruyan bir kanun. En büyük sıkıntı kanunların ve getirdiği yaptırımların uygulanmaması ve Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin yetersizliği. Sadece telif haklarıyla ilgilenen hakimler olmalı ve bunlarının sayısı arttırılmalı” dedi. Şeşen ayrıca “müzik yasakları, konser-festival iptalleri, sanatçılar üzerindeki baskılara, Türk lirasının Dolar ve Euro karşısındaki değer kaybının eklenmesiyle”, müzisyenliğin neredeyse yapılamaz hale geldiğini söyledi.
Yasal düzenleme önerileri
Millet İttifakı’nı oluşturan partilerce “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi” açıklandı. 84 maddeden oluşan önerilerde, kültür alanıyla ilgili, yalnızca temel hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemelere yer verildi. “İnsan onuru” kavramının anayasana eklenmesi önerilirken, “Hürriyet esas, sınırlama istisnadır” ilkesinin benimseneceği söylendi. Cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve ‘kadını kasten yaralamaktan’ hüküm giyenlerin vekil olamayacağı kaydedildi. Adı anılmadan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına atıf yapıldı. Çevre ve hayvan haklarına da anayasa değişik önerisinde yer verildi. Ayrıca YÖK’ün kaldırılması gündeme geldi.
Demokrasi ve Atılım Partisi Kültür Sanat ve Turizm Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Helûn Fırat, Kültürel Atılım Eylem Planı’yla ilgili sorularımızı yanıtladı. Helûn Fırat “Hukuk İşleri Başkanlığımız ayrıca çalışıyor. Çünkü biliyorsunuz sanatsal ifade özgürlüğü sadece Kültür Bakanlığı’nın içindeki kanunlar ya da yönetmeliklerle kısıtlanmıyor, Ceza Kanunu içinde Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutun da terör örgütüne üye olmaya, 301. Madde’ye kadar birçok maddeyle sanatsal ifade özgürlüğü sınırlanıyor. Dolayısıyla biz, hukuksal alanla ilgili ayrı bir ifade özgürlüğü eylem planı çalışması yapıyoruz” dedi.
Ekonomik düzenleme, vergi indirimi talebi
Yolcu Tiyatro’dan, oyuncu yönetmen Ersin Umut Güler, Yolcu Tiyatro, özel tiyatroların sorunları ve Türkiye’de sanatsal ifade özgürlüğü üzerine sorularımızı yanıtladı. Ersin Umut Güler, “Kamusal bir hizmet yaptığımız halde bir süpermarketle aynı vergi yükü altındayız. 100 liraya bilet aldığınızda bunun üçte biri devlete gidiyor. Bırakın desteklemeyi, devlet bizi bir ticarethane olarak görüp yüksek vergi alıyor” dedi. Güler ayrıca, devlet desteklerinin çok yetersiz olduğunu, gelişkin bir tiyatro destekleme sistemi olmadığını, Türkiye’ye özgü bir sistem kurulması gerektiğini söyledi.
Seramik sanatçısı Aslı Aydemir Türkiye’de çağdaş sanat alanındaki hiyerarşi ve sanat kuruluşlarıyla sanatçı arasındaki ilişki üzerine sorularımızı yanıtladı. Aslı Aydemir, “Öncelikle sanatçının dahil edildiği vergilendirme kanunlarının yeniden inşa edilerek sanatçıyı mağdur bırakan kanun maddeleri kaldırılmalı” dedi. Aydemir ayrıca, Türkiye’de özgür ve özgün üretim alanlarının kısıtlandığını; galerilerin, sanat kuruluşların, küratörlerin sanatçılar üzerinde ‘baskı’ kurduğunu söyledi: “Tüm bu kargaşanın içinde tilt masasındaki top gibi ordan oraya vuran sanatçı ya pes edip üretimini ‘satan işe’ çeviriyor ve özgünlükten ödün vermek zorunda kalıyor ya da direnmeye devam ediyor.”
Kasım ayında yayımlanan diğer yazılar ve görüşme kayıtları sitemizde. Kültür Meclisi’nde görüşlerini aktaran herkese teşekkür ederiz.