Bugüne kadar yetişkinler, gençler ve çocuklara yönelik çok sayıda eser kaleme alan, Alnı Mavide adlı kitabıyla Oğuz Atay Öykü Ödülü’ne, Kumru’nun Gördüğü ile Sait Faik Hikâye Armağanı’na değer görülen, son olarak Deli İbram Divanı adlı romanıyla Vedat Türkali Edebiyat Ödülü’nü alan yazar Ahmet Büke, Türkiye’de yayıncılık sektöründe, yazar ve çevirmenlerin emeğinin karşılığını anlamadığını söyledi.
Ahmet Büke, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ekonomik kriz ortamında, yazarların eserlerinden aldığı telif ücretlerinin azlığına dikkat çekti ve “Yazar – çevirmenlerin emeğinin üzerinde tepinen bir sektör var” diyerek yayıncılık sektörünü eleştirdi. Büke, şöyle yazdı:
“Yazar telifleri ortalama yüzde 10-12. Yani bir kitabın satış fiyatının bu kadarı yazara ait. Bunun yüzde 20’sini de devlet stopaj olarak kesiyor. Telifler sözleşmede 3 ay içinde ödenir dense de 5 aydan önce ödenmez. Üstelik bu sürede kitabın satış fiyatına gelen zam da telife yansımaz. Bu enflasyonist ortamda yukarıdaki durum tahammül edilebilir gibi değil. Büyük çoğunluğumuz geçimimizi başka işlerden sağlıyoruz. Ama şu hal, yayıncılığın yazar-çevirmen emeğinin yok edilmesi pahasına sürdüğü bir durum.”
“Kültürel iktidar denen şey bize yutturulan bir nane. Burada her ‘siyasi’ durumda sadece sermayenin iktidarı yürüyor. Yazar-çevirmen emeğinin üzerinde tepinen bir sektör var. Bir metni yazar yazmasa, çevirmen çevirmezse o kitap yani ürün olamıyor. Bu iki temel emek bu kadar değersizleştirilirse nasıl yaşamayı düşünüyor sektör? Ne zaman bu dile getirilse yayıncıların derdi üzerimize boca ediliyor. Herkes kendi derdine sahip çıksın bir zahmet.”
Ahmet Büke, konuya ilişkin Kültür Meclisi’ne de açıklamalarda bulundu. Sosyal medya paylaşımıyla, kişisel bir soruna değil, bir olguya işaret etmek istediğini aktaran Büke, üretim sürecinin asli unsurlarının değersizleştirildiğini, bu durumun da üretim sürecini yok ettiğini söyledi:
“Bu üretim sürecinin yoksulları neden biziz? Yazar ve çevirmenler? En kolay neden bizim üzerimize basılabiliyor? Bunun aynı zamanda bir paylaşım meselesi olduğunu bize unutturdular zira. Bu çarpıklığa rıza üretir olduk. Ben ne zaman bu konuyu açsam, ‘Ama yayıncılık da kolay mı?’ diyen ya da ‘Sen zengin olmak istiyorsun galiba’ diyen yazar çizerlere yanıt verirken buluyorum kendimi. Bu bir üretim süreciyse ve yazar bir metni yazmadan, çevirmen çevirmeden bir ürün ortaya çıkmıyorsa, neden biz bu sürecin en yoksulu ve kaybedeni oluyoruz? Acaba sorun, bölüşüm meselesi olabilir mi?”
#Ahmet Büke#Çevirmen hakları#Telif ücretleri#Yayıncılık sektörü#Yazar hakları